Denizevleri 212. Sokak No:7 Atakum/SAMSUN
+90536 973 4679

Noel ve Antlaşma

Noel ve Antlaşma

Zekeriyanın ilahisi (Benediktus)’da Kutsal Ruh’un esini ile şu sözleri duyuyoruz: Nitekim bizi düşmanlarımızın elinden kurtaracağına ve ömürümüz boyunca kendi önünde kutsallık ve doğruluk içinde, korkusuzca kendisine tapınmamızı sağlayacağına dair atamız İbrahim’e ant içerek söz vermişti (Luka 1:73-75). Kısacası Tanrı başlangıçtan beri söylediğini yerine getiriyordu. Tanrı başından beri yaşamını paylaşacağı bir halk yaratmaktı. Tanrı bu nedenle İbrahim’e geldi. Tanrı’nın ilişkisi antlaşma oldu.


Antlaşma karşılıklı kontrat değildir. Ölümüne iki tarafı birbirine bağlayan adanmışlıktır. İlişkileri bağlar. Tanrı’nın sorumluluğu antlaşmasını yerine getirmek, Mesih’i dünyaya getirerek halkını kurtarmaktı. “Ama o günlerden sonra İsrail halkıyla yapacağım antlaşma şudur” diyor RAB, “Yasamı içlerine yerleştirecek, yüreklerine yazacağım, Ben onların Tanrısı olacağım, Onlar da benim halkım olacak”(Yeremya 31:33).


Noel Tanrı’nın halkı ile yaptığı antlaşmasının yerine gelmesidir: Aslında Noel’de olan Zekeriya’nın anladığının olmasıdır. Yani Tanrı halkını kurtarmak için gelmiştir, kurtuluş borusunu öttürmüş ve İbrahim’le yaptığı antlaşmasını yerine getirmiştir. Antlaşmada çok şaşırtıcı önemli noktalar vardır. Bu noktaları Antlaşma Noel ilişkisinin anlamlandırdığı noktalar olarak şöyle sıralayabiliriz;


a)Tanrı ilişki tanrısıdır. Bazen Tanrı Tanrı’dır, bize ne gereksinimi var ki deriz. Ama Tanrı görkeminin yüceltilmesi için, kendi istemi ile ilişki için bizleri yaratmıştır. Biz O’na yaklaştıkça o mükemmel Olana baktıkça O’na daha çok benzediğimize göre bu ilişki bizim için çok önemlidir. Biz O’na benzedikçe başka insanlara da daha fazla gereksinim duyarız. Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa, RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır. Çünkü mayamızı bilir, toprak olduğumuzu anımsar (Mezmur 103:13-14). Eğer Tanrı ile ilişki bize bağlı olsaydı hiç ilişki olmayacaktı. Çünkü biz günahlı ve sadık değiliz. Tanrı’dan kaçıp saklanıyoruz. O kendisi bizimle ilişki için kendisini açtı. Bu nedenle tekrar ve tekrar bizim Tanrımız olmak istediğini ve bizim O’na halk olmamızı arzuladığını söyleyip duruyor.


Fakat buna karşın insanlarının kendisine yüz çevirmelerinin hiç ardı arkası kesilmemiştir. Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi ben de kaç kez senin çocuklarını toplamak istedim, ama siz istemediniz (Matta 23:37). Böylesi bir Tanrı şaşırtıcıdır. Kendisine kaç kez yüz çeviren halkını hep yeniden yeniden bağışlayıp kendi koruması altına getirmek isteyip durmuştur. Çünkü beni sevdiğiniz ve Baba’dan çıkıp geldiğime iman ettiğiniz için Baba’nın kendisi sizi seviyor. Ben Baba’dan çıkıp dünyaya geldim. Şimdi dünyayı bırakıp Baba’ya dönüyorum (Yuhanna 16:27-28). Bizi yalnız bırakmak istemeyen bir Tanrı; bu ne demek? Yani ilişkiyi seven bir Tanrımız var.


Süleyman 1.Krallar 8:23’de Ya RAB, İsrail’in Tanrısı, yerde ve gökte sana benzer başka tanrı yoktur; bütün yürekleriyle yolunu izleyen kullarınla yaptığın antlaşmaya bağlı kalırsın demektedir.


Bugün bir çok kiliselerde, Kutsal Kitap çalışma gruplarında senelerce yap ya da yapmaları yerine getirmiş ama gerçekten Tanrı ile doğrudan kişisel bir ilişkiye girmemiş bir çok kişileri bulmak kolaydır. İlişki Hristiyan inancının ana noktalarındandır. Tanrı ile kişisel ilişkisi olanın her şeye bakışı gerçekten değişmektedir.


b)Tanrı sadıktır. Bu nokta samimiyetle sürülen bir iman yaşamında görülebilecek olan bir durumdur. Biz sadık kalmasak da, O sadık kalacak. Çünkü kendi özüne aykırı davranamaz (2.Timoteos 2:13). Tanrı’nın İbrahim’le yaptığı antlaşmaya bakın bu antlaşmada Tanrı bütün sorumluluğu kendi üstüne alarak o ant için dönemin geleneğine göre kesilmiş hayvanların arasından kendisi geçmiştir. İbrahim’in geçtiğini okumuyoruz. Güneş batıp karanlık çökünce, dumanlı bir mangalla alevli bir meşale göründü ve kesilen hayvan parçalarının arasından geçti (Yaratılış 15:17).


O antlaşmasını, bin kuşak için verdiği sözü, İbrahim’le yaptığı antlaşmayı, İshak için içtiği andı sonsuza dek anımsar (Mezmur 105:8-9).


Bizim Mesih ile olan ilişkimiz antlaşma üzerinedir. Bedeni bizim için parçalanmıştır bizler bu nedenle bize bunu anlatan o paylaşım (komünyon) sofrasında bir araya geliyoruz. Mesih İsa’nın bizim için yaptığını hatırlıyor, ruhsal ve sembolik anlamda o sofradaki paylaşıma katılıyoruz. Bu sofra Rabbin antlaşma yemeğidir. Açıkça benimsediğiniz umuda sımsıkı tutunalım. Çünkü vaat eden Tanrı güvenilirdir (İbrahim 10:23).


Burada yaşanmış bir olay bize örnek olabilir: CNN muhabirlerinden biri bir kış günü ailesi ile yaptığı bir tatilden geri dönerken kar fırtınasına yakalanıp dağ yolunda mahsur kalır ve ısınmak için arabanın dört tekerleğini bile yakarlar. Sonunda muhabir ailesini kurtarmak için hayatı bahasına yardım bulmak için oradan ayrılır. Ve hayatını kaybeder. İşte bu sadakattir. Siz olsaydınız ne yapardınız? Yemek yemeden üç hafta dayanabilirsiniz, üç gün susuz kalabilirsin, üç saat sığınak olmadan yaşayabilir hatta üç dakika havasız bir ortama belki tahammül edebilirsiniz ama umut olmaksızın üç saniye yaşayamazsınız.


c)Tanrı hareket ediyor.


Bazen Tanrı’nın hareket etmediğini düşünüyoruz. Aslında bizim düşünmediğimiz bir biçimde planını yönlendiriyor. O her şeyi zamanında güzel yaptı. İnsanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu. Yine de insan Tanrı’nın yaptığı işi başından sonuna dek anlayamaz…Tanrı’nın yaptığı her şeyin sonsuza dek süreceğini biliyorum Ona ne bir şey eklenebilir ne de ondan bir şey çıkarılabilir. Tanrı insanların kendisine saygı duymaları için bunu yapıyor (Vaiz 3:11 ve 14).


Hristiyan öğretisine göre tarih bir yere doğru gitmektedir. Tanrı gerçekten bütün evren üzerinde en etkin bir biçimde planını uygulamaktadır. RAB’bin gözleri bütün yürekleriyle kendisine bağlı olanlara güç vermek için her yeri görür (2.Tarihler 16:9).


İncil bu nedenle sürekli olarak bizlerin ayık ve uyanık olmasını isteyip durmaktadır. Çünkü Tanrı sürekli hareket etmektedir. Vahiy bölümünde Tanrı ansızın geleceğinden bahsetmektedir. Özellikle hazırlıksız yakalanan bakireler örneği bu konuya ilişkindir. Her şeye Egemen RAB diyor ki, Kısa zamanda bir kez daha yeri, göğü, denizi, karayı sarsacağım.Bütün ulusları sarsacağım, değerli eşyalarını buraya getirecekler.Ben de bu tapınağı görkemle dolduracağım.Böyle diyor her şeye Egemen RAB (Hagay 2:6-7). RAB gerçekten böyle yapmış böyle de yapacaktır.


Ummayanlar Mesih İsa’nın göğe çıktığı gibi yeniden ineceğini göreceklerdir. Noel gerçekleştiğinde birçokları bunun antlaşmanın yerine gelişi olduğunu bilemediler bile. Bir bebek ağlayışında göklerin açılıp antlaşmanın yerine getirildiğini görüyoruz. Bu oldukça küçük bir şey gibi görünüyor. Ama bu Tanrı’nın gerçekleştirdiği bir şeydir.


Bütün bu alışverişler, programlar, süsler, yemekler aslında bunların hiç biri Noel değildir. Noel “evet” demektir. Bu evet duygusallığın ötesinde bir evettir. Tanrı’nın sorumluluğunu taşıdığı bir umuda “evet” demektir. Bu benim yaptığım ya da hissettiğimin ötesinde bir şeydir. Noel Tanrının dünyayı kurtarışının bizim edindiğimiz ya da gayretimizde olan bir şey olmadığını kesin olarak anlamamız demektir.


“Kutup Ekspresi” filmini bilmiyorum izlediniz mi? Aslında çocuk filmiydi. Ama on iki yaşındaki bir çocuğun Noel için oluşturulmuş bir karakter olan Noel Baba’ya inanması ya da inanmaması arasındaki çelişkiyi anlatıyordu. Aslında burada bize anlatılmak istenilen çocuk saflığında bir inanmanın ne olduğu gerçeğidir. Bu filmde çocuk noel arifesi akşamında yatağında Noel Baba’nın gerçekliğini sorgulamaktadır. O sırada karları yara yara bir trenin evi önünde durduğunu hisseder (tabiki bu hayaldir) Bu Kutup Ekspresidir. Trenin kondüktörü “hadi geliyor musun?” der. Bu mucizevi yolculuk sırasında da çocuk hep şüphe içindedir. Kendisini cimcikler hatta. Bir ara kondüktör “nereye gittiğin değil binmeye kararlı olup olmaman önemlidir” der. Sona doğru kondüktörün eline verdiği bilette “İMAN” yazmaktadır. Şimdi artık inanmaktadır. Gözleri ile görmüştür. Ama kondüktör ona şöyle der: “dünya da en gerçek olan şeyler aslında görmeden inandıklarımızdır”. Eve gider gitmez Noel çanını bir köşeye koyar. Ailesi bu çanın sesini işitmezler ama çocuk onu imanla işitmektedir.


Mesih İsa bize “geliyor musunuz?” diye aslında öykünün çok ötesinde ciddi bir soru sormaktadır. Gideceğiniz her yeri bilmeniz, anlamanız gerekmez çünkü bu iman yolculuğudur. Önemli olan bu yolculuğa çıkmaya karar verip vermemenizdir. Bize treni sunmuştur, lütfetmiştir, binip bu yolculuğu kuşkusuzca imanla yaşamak ayaklarımız altına serilmiştir. Noel’i kimse durduramaz, ölüm bile. Kimse Noel’i engelleyemez şüphe ve imansızlık bile. Fakat kimse iman etmediği sürece Noel’in esas anlamına, farkına, manasına ve esas sevincine varamaz.


İmanla Mutlu Noeller..


Noel’in Sadeliği (Luka 2:8-20)


Adamın biri kulaklarında çınlama, gözlerinde bir baskı ve yüzünde bir kızarma şikayeti ile doktora gider. Bu şikayetleri devam eder ve her doktora gidişinde sonuçsuz kalır ve umudunu yitirir. Bunun üzerine adam işini gücünü bırakır sadece öleceğine inanarak son dönemde mutlu yaşamak için kendisini yaşama adama kararı verir ve kendine gömlekler elbiseler diktirmek için terzisine gider.


Terzi ölçümlerinden sonra gömlek yaka ölçüsünü 16 yazar adam ısrarla 15 demektedir. Bunun üzerine terzi kızar ve “istediğin gibi yapacağım ama sonra bana gelip kulaklarım çınlıyor, gözlerim dışarı fırlayacak gibi oluyor, yüzüm kızarıyor deme”.


Bazen yaşam sorunlarımız düşündüğümüzden daha basit çözümlere sahiptir. Dünyamızda inanılmaz sorunlar var. Bütün bunların muhakkak çok daha kolay bir çözümü bulunmaktadır. Bizim bunu bilmemiş olmamız böyle bir çözümün olmadığı anlamında değildir.


Tanrı öğretişine göre insanlığın esas sorunu günahtır. Bu soruna Tanrısal çözüm yolu ise Noel’dir. Zaten bu doğuşla dünyaya gelen bebeğe verilen isimde bu anlamdadır (Yahwe kurtarır).


1.Noel’in mesajı sıradan insanlar içindir.


Bu bölümde ne yazıcılardan, ne ferisilerden bahsedilmektedir. Bu bölümde aslında yalnızca çobanların varlığından bahsedilmektedir. Neden?


O dönemde İsrail’de herkesin hakir gördüğü çobanlara doğuşun ilk müjdesi verilmektedir. Tanrı bununla şunu göstermek istemektedir.


A.Müjde oldukça basittir. Karmaşık değildir. Kısacası Tanrı kurabiyelerini üst raflara değil esas ihtiyacı olanların ulaşabileceği alt rafa koymuştur. İnsanlar bazen çözümleri çok yükseklerde ararlar oysa çözüm ayakları altındadır. En azından Tanrı’nın çözüm önerisi budur. Bu başka türlü olsaydı insanlar o zaman gururdan yine günah içinde kalacaklardı. Bu nedenle belki de okuma yazma bilmeyen çobanlara Tanrı müjdesi ilk olarak duyurulmuştur. Bunun tehlikesi çok basit olmasından kale alınmamasıdır. Bazen ummadığımız kişilerin sergilediği yaşam örneği özellikle iman hayatı birçoğumuzu şaşırtır, Rahibe Teresa, Joni gibi daha niceleri buna güzel birer örnektir. Ama dünyanın bir çok zengini, bir çok bilgili önderleri, öğretmenleri hatta din adamları için ne yazık ki Mesih İsa’da bize ulaşan kurtarış müjdesi çok basittir. Ve onlar sadece Mesih’i bir sadelik içinde sade olan kurtuluş mesajını alarak yaşamışlardı.


Ve bir gün tahtın önünde hiç umulmadık ve hatta değer vermediğimiz insanları görmek bizleri şaşırtmamalıdır. Çünkü Tanrımızın düşünmekte oldukları, yolları bizim düşünce tarzımız ya da yollarımız değildir.


Gerçekten biz özellikle gururumuzu ve bencilliğimizi bırakıp Rabbin önüne geldik mi? Beşik, haç ve taç’la çevrili bir Tanrı öyküsünü çocuk misali Tanrı’nın dizleri dibinde dinleyip iman ettik mi.


B.Müjde Tanrı’nın kuzusunun kurban oluşunu içerir. Birkaç gün sonra fısıh olacaktı. Kurbanlar kesilecekti. Bir anlamda yahudiler için Kurban bayramı idi ve bu muhteşem kutlu doğuş muhtemelen böyle bir fısıh öncesi gerçekleşti. Tanrı’nın bu kez fısıh için hazırladığı kurban dünyayı kurtaracak olandı. Günahın ücretinin ölüm olduğunu Tanrı bize öğretiyor (Romalılar 6:23). Tanrı’dan sonsuza dek ayrılış. Kurban Mısır’dan ayrılışta Tanrı’nın halkını kurtarılmaya layık kılmıştı. Şimdi ise dünyayı kurtarılmaya layık kılmaya Tanrı’nın tek bir kurbanı kendi Sözü, Oğlu geliyordu.


Bu nedenle Tanrı müjdesi çobanlara geldi çünkü Tanrı müjdesi oldukça anlaşılabilir bir sadelikteydi ve müjde Tanrı Kuzusunun kurbanını içeriyordu.


C.Müjde bize İyi Çobanı takdim eder ve bizi başkalarına çobanlığa davet eder. Tanrı’nın yüreğinde çobanlara her zaman önemli bir yer vardır. İbrahim, İshak, Yakup hep çobandı. Kral Davut bile halkının çobanı olarak takdim edildi. Mesih İsa kendisi Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir (Yuhanna 10:11) demektedir. Kimse ama kimse size O’nun gibi sahip çıkıp sizi gözetmeyecektir; Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam. Çünkü sen benimlesin. Çomağın, değneğin güven verir bana (Mezmur 23:4)


Sizi kendisine davet ediyor ve sonra sizi başkalarına gönderiyor. Sıradan insanları çağırıyor. İlla kilise Pastörü (önderi, çobanı) olmak için değil, hayatlarınızın, ailelerinizin, arkadaşlarınızın, toplumunuzun çobanları olmaya davet ediyor. Tanrı da yaşayan samimi, insan insanlar olmaya çağırıyor.


2.Noel’in mesajı içerik olarak basittir.


Kurtuluş kavramı ile bir beşik arasında bağlantı kurmak oldukça şaşırtıcıdır. Bu bize ne denli sıradan ve basit gelmektedir. Bu doğuşta aslında yalnızca tozlu, topraklı hatta kokulu bir ortam vardı. Bugün alıştığımız hiç bir Noel süsü yoktu.


Birçokları belki size bir bebek doğdu sözü ile hayal kırıklığına uğramış olabilirler (2:12). Kısacası düşmüş insanlığı ayağa kaldırmak için günahsız bir bebeğin vaat edildiği gibi dünyaya gelmesi gerekiyordu bu da Noel’le gerçekleşti.


3.Noel’in mesajı uygulanma açısından çok basittir.


Böyle bir mesaja nasıl cevap verilir? Çobanlara bakın sürülerini bırakıp çağrının ardı sıra gtitiler. Başkalarına olanlardan bahsettiler ve geriye sürülerinin başına Tanrı’ya övgüler sunarak döndüler.


A.Kurtarıcının Mesih İsa olduğuna iman etmemiz gerekir.


Böylesi doğa üstü bir mesajı alır almaz hemen din adamlarına gidip saatlerce fikir alış-verişinde bulunmadılar. Biz zaten Yahudiyiz bize hep böyle şeyler olur falan da demediler. Doğru imanla itaat paraleldir. Hemen böyle bir iyi habere imanla yeni yaşama yönelmiş olursunuz. Ve artık siz aynı siz değilsiniz.


B.İmanın samimiyeti görkemi başkalarına anlatmayı da getirecektir.


Gönül gözüyle görülen bu Tanrısal vahyin tarih içindeki işleyişi o sessiz gecede olanları ve sonrasını başkalarına taşımanıza da neden olacaktır. O dönemde o bölgede kimse çobanların tanıklıklarını kale almazdı. Bu fakir ailenin samanlıktaki bebeği mi bizi kurtaracak? Bunu size melekler mi söyledi? Bütün bu sorular onların tanıklığını bir hiç yerine koyacaktı ama öyle olmadı.


C.İmanın samimiyeti bizi çağırdığı noktada Tanrıyı sürekli yüceltmeyi getirecektir.


Bundan sonra çobanların gidip büyük konuşmalar yaptığını, meşhur olduklarını falan da görmüyoruz. Aksine onlar tapınarak, yücelterek yaşamlarına geri dönmüşlerdi.


Oysa günümüzde birileri Mesih İsa’da coşku ile kurtuluşa erdiklerinde hemen kendilerinin en önemli kişiler olduklarını dünyaya ilana kalkıyorlar. Önemli olan görkemli Kurtarıcı Rabbin kendisidir. Bizim gibi önemsize eğilip Kendi öneminde önemli kılmıştır. Bize övgü, tapınma, hamtla işimize gücümüze eğilip görkemi yaşayıp anlatmaktan ve yüceltmekten başka bir şey aslında düşmemektedir. O lütfu ile bizi hep kendisinde yenileyip duracaktır. Biz kendimizi yenileyecek değiliz. O’na tabi olup işimize, gücümüze, ailemize bakacağız. Tek fark kurtarıcımızla yaşayarak.


Görüldüğü gibi Noel’in Mesajı Tanrı’nın yarattığı ve düşmüş insanlık için kurtuluş mesajıdır. Bütün sıradan insanlara müjdedir. Bütün sıradan insanlara kurtuluştur. Bu Mesaj oldukça anlaşılabilir niteliktedir. En küçük çocuktan en büyük insana kadar bu mesajı Tanrı’nın bütün insanları aslında anlayabilirler ve bu Mesajı eğer Tanrı’dan armağan olarak kabul edebilirlerse aslında yapacakları şeyde oldukça basittir. Mesih İsa’yı kurtarıcıları ve Rab’leri olarak yüreklerine almak ve Tanrı’da yepyeni bir yaşama O’nu yücelterek, överek, tapınarak başlamak ve günlük yaşamlarına, işlerine güçlerine devam etmek.. Bu Noel bu çok muhteşem ama Sade Noel Müjdesini, Kurtuluş Hediyesini kabul edecek misiniz? Umarım ediyorsunuzdur! Daha önce edenlerde umarım değerini idrak edebiliyorsunuzdur! 

Turgay Üçal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir