Denizevleri 212. Sokak No:7 Atakum/SAMSUN
+90536 973 4679

İbrahim Peygamberin Hangi Oğlu (İsmail’mi / İshak’mı)

Samsun Kilisesi İbrahim Peygamber

YAŞAMIN ANLAMI NEDİR?

Yaşamın anlamı nedir? Yaşamın anlamı para kazanmak mı? Varlıklı bir yaşam sürmek mi? Güzel bir kadına ya da erkeğe sahip olmak mı? Bazı insanların saygınlığınıı kazanmak mı? Varlıklı yaşam içinde ama kötü alışkanlıkta yaşamak mı? Gerçekleri uygulamak mı? Acı, sıkıntı, dert, fakirlik içinde yaşamak mı? Doğrular uğruna sıkıntı ve acılara dayanmak mı? Bu soruları çok kere kendi kendime sordum. Kendime ”Niçin yaşıyorum” diye sordum…..

Yaşamın anlamı bulduğum gün sevinçle doldum. Acılar, sıkıntılar, dertler ve hastalıklar bana yaşamın anlamını İsa Mesih’te olduğunu gösterdi. Bu yaşamın içinde çok kere içimde isyan öfke kızgınlıkla dolduğum gün Rabbe “Beni bırak istediğim gibi yaşamak istiyorum, eğer iman yaşamı buysa istemiyorum” dedim. Çünkü yaşantım o kadar acılaştı, sıkıntı ve gözyaşlarımla çok sevdiğim Rab İsa’ya isyan ettim. Halbuki Rab İsa’mı o kadar çok seviyordum ki O’nun uğruna çok defa gözyaşlarımla ve gemisi batan kaptan gibi sabahladım. O sıkıntılı günlerde “Doğduğum gün lanetli olsun” yaralı yüreğimle bunları yaşamak için mi doğdum. Halbuki bebekliğimde ağır hasta düşmüş ve yaşam umudu olmayacak dereceye kadar ve bu aklıma geldiği zaman o zaman ölseydim günahı olmayan ve acıları yaşamadan beni Yaradana gidecektim.? Yaşantımın acılaştırıldığı gün ve dizlerimin zayıfladığı, göz yaşlarımı aktığı gün, uykusuz ve çaresiz kaldığım gün, şaşkınlık içinde, dünyam yıkıldı dediğim gün ve içimde isyan ederken bile bir ses bana “İnayet ve hakikat seni bırakmasınlar bağla onları boynuna ve yaz yüreğinin levhasına” bu sözlerden sonra acı acı “Rab seni sevdiğim biliyorsun” ama neden? Aynı ses “bak sen bana ne kadar acı ve üzüntü verdin ve Ben sana dayandım ve bağışladım ve senin için haç’landığım zaman şikayetçi olmadım senden ama sen niye şikayetçi oluyorsun?”

Ve o günden sonra yaşamım sevinçle doldu ve çok sevdiğim Rab’bim ile acılara ve hastalıklara dertlere dayandım ve çok kereler hasta düştüm ve hastalığımda dokturları değil Rabbimi aradım ve beni ayağa kaldırdı ve “İnayetim sana yeter” dediği günden sonra “Rab iyidir” dedim. Çünkü inayetle yaşadığımı biliyorum evet, eğer bugün yaşıyorsam ben değil Rab’bin bende yaşadığımı biliyorum. Bunun için yaşamın anlamı İsa Mesih’i tanımak ve O’nu kendi yaşamına almaktır. Bundan dolayı bütün yüreğimle ona şükredeceğim. Çünkü daha evel sahip olmadığım sevince ve yaşamın güzelliğine sahip oldum ve bu sözler gerçek ve doğrudur. O kendi yaşamıyla yaşantıma anlam ve tad verdi. O yaşamla insanlarla yaşamaya çalışıyorum. Rab İsa’nın insanları ne kadar çok sevdiğni ve acılarına dertlerine ortak olmak istediğini anlatmaya çalışıyorum. İsa Mesih’le yaşamın ne kadar hoş ve tatlı olduğunu her ne kadar bazen zor geliyorsada (Bunu bu şekilde tarif etmeye çalışan şeytandır) da sonu sevinç ve mutluluk vericidir. Çünkü Rab İsa insanlarla yaşarken aynı acıları ve dertleri ve sıkıntıları yaşadı. O’nun yaşamına ve sıkıntılarına ortak olmakda o kadar sevinç ve gurur vericidir.

İnsanlar Hayat Sigortasını yapıyorlar ve yaşamlarını bir nevi garanti altına almak istiyorlar, halbuki kişi kendi bacağını kaybettiği zaman o para ona sevinç ve mutluluk vermiyor. Bunun için yaşamın anlamı ve anlam veren sadece İsa Mesih’tir. Bu sözler belki bir çok insana gülünç mantıksız gelebilir. Bu bir nevi yemeğe benzer ve her ne kadar hoş ve tatlı olduğunu anlatılıyorsa ve o yemekten tatmıyan ve tadına bakan arasında ne kadar fark varsa bu yaşamda aynen öyledir. Yemeği yiyen damağına ne kadar tat verdiğni bilir. Tatmıyan kişi ise sadece işitmekte kalır ya da ağzı sulanır ama tadını bilemez. Bunun için İsa Mesihi yaşamına almanı isterim. Bak gör ve tadına bak! O’nun tatlığı, sevinci, esenliği ve huzuru, sana tat ve sevinç vermiyorsa o gün O’nu kendi yaşamında çıkarabilirsin! Belki diyeceksin ben O’na iman ediyorum ama bana tat vermiyor ya da yaşantıma anlam vermedi. İman etmek başka O’nu yaşamına almak başka tıp ki o yemeği yiyenle yemeyine benzer. Bu bir nevi tabak da görenen ve en çok sevdiğin yemeğe benzer. Eğer tabak da makarna görünüyorsa ve her ne kadar onun makarna oldunu inanıyorsan ve alıp ondan yemezsen ve inandığın halde senin açlığını gidertmek için yetersizidr. Kutsal İncil’de iman söz dinlenmek ve O’nun yaşamına ve vaatlarına sahip olmaktır.

Eğer bir dış etken seni duyganlandırırsa ya da üzerse, duyduğunuz acı o şeyin kendisinden değil, sizin ona verdiğiniz değerden geliyordur. Bu değeri her an ortadan kaldırma gücünüz vardır. Aynı zamanda bu değere değer katarak yaşama sarılabilmektir. Sen kendine ne kadar değer veriyorsan ancak o kadarde insanlara değer verme gücüne sahipsin. Eğer insanların sana değer vermeni istiyorsan önce sen kendin değer vereceksin. İncil “İnsanların sana ne yapmasını istiyorsan sen aynısını onlara yap” diyor. Matta 7:12 Eğer baskasının senin yaşamına sevinç ve anlam vermek istiyorsan sende karşıdaki kişiye aynısını vermeye çalış. Gül ya da herhangi kokulu kolonya satan ya da sunan bir elde daima bir miktar gülün ya da kolonya kokusu kalır. Böylece yaşamın sana bıraktığı koku gibi karşındaki kişiyede koku verir. Bunun için Pavlos “İnsanlara İsa Mesih’in hoş kokusuyuz” 2. Kor. 2:14-15 diyor. Kişi kendisinde olan koku dışında koku verme olanağı yoktur. Kim bilir belki kaç defa yaşamınla komşuna dostuna ve çevrene acı ve üzüntü verdin. Kaç defa sevgisizlik yaptın. Kim bilir dilinle kaç defa Tanrı suretinde yaratılmış insanlara hakaret ettin ve onların yaşamını altüst ettin. Dilinle kaç defa uygun olmayan sözlerle konuştun ve aynı dille Tanrı’ya şükürler olsun dedin. Senin için yaşamın anlamı gerçekten bu mudur? Sen sevinesin diye insanlar üzüntüyle mi dolsun? Ne yapman gerekiyor? Tüm bu hataların kökünü başka yerde değil kendinden ara! Tüm olumsuzlukların kökü insanın iç yaşamıdır ya da yürektir. Aslında başkasına zarar verdiğin yerde kendi yaşamına acı ve vicdan azabını vermiş oluyorsun. Belki defalarca niye oldu ya da niye yaptım. Aslında insanlar hatalarını mutluyken değil ancak mutsuzken anlar. Bunun için İsa “Gel ben sana rahatlık vereceğim” diyor, nasıl O çarmıhta asılı iken acı verenler için “Ey Baba onlara bağışla” Luka 23:34 diyebildiyse O bu güçü insanada vermek istiyor.

Hayat bazen öyle zor bir denemeler tabi tutuyor ki insanı; bu denemeden kedersiz çıkmak, yara almamak mümkün olmuyor. Bu deneme kişiye, geçmişini, geleceğini, dostluklarını, yaptıklarını ve yapacaklarını yeniden sorgulama ve yaşama anlamlar ve değerler sağlıyor. Bu zorlu sınav insana çok anlamlı bir şey veriyor. İşte o zaman gerçek dostluk ve sözde dostluk ortaya çıkıyor. Sözde kardeşlik ve yaşamda kardeşliği ve arkadaşlıkları belli ediyor ve kişi bazen hayal kırıklığına uğruyor.

Hayatımda bir kere yaşadım ve ona benzer bir olayı bir daha yaşamak istemem. Çünkü hayatımın en acı günleri oldu. Açıkçası o sınavda çok şey öğrendim. Dünyası yıkılmış bir insan olarak oturdum, çok günler acı ve keder içinde kaldım. Ölüm gözlerimin önüne geldi ve artık yaşama umudunu tamamen kaybetmiş gibi oldum. Ölüm vasiyetini hazırlamaya ve çocuklarımla konuşmaya karar verdim ve bana bu acıları yaşatanlar mezarıma gelmesinler ve arkamda “vah kardeşim” diyerek sahte gözyaşları dökmesinler diye çocuklarıma emir vermeye hazırlanırken Kendi (İsa) yaşamında her denemeden zaferle çıkan Rab İsa bana yardım etti ve ayağa kaldırdı. Yapmak istediğim herşeyden vazgeçtim. Sanki olmamış gibi yaşama sevincim daha da iyi olduğunu gördüm. O acılar sıkıntılar beni İsa Mesih’e daha da yakınlaştırdı. Bunun için yaşamın anlamı ve yaşamın Başkanı Rab İsa olduğunu tanıklık ediyorum. Her durumda zafer veren Rab İsa Mesih’e şükürler olsun!

Eğer bir kimseyi sevmiyorsan ya da birisini seviyorsan, bunun sebebini araştırmalısın. Bu senden mı kaynaklanıyor yoksa karşıdaki kişiden mi? En akılı yöntem bana göre, kişinin hatayı başka yerde değil kendisinde aramasıdır. Bir çok insan ilişkilerin bozulması ve sevgisizliğin oluşması nedeni: Kişilerin kendilerini savunması! Karşıdaki kişiyi suçlamasıdır. Bu suçlar içinde yaşayan kişinin sevgisi, cesareti soğur ve diğer tarafa sevgiyle bakma cesaretli olamaz. Ondan sonra oluşan olumsuzluklar ve ayrılıklar. Bir gün bir bayan “İnsanlar beni suç işlemeye sürüklüyor” dedi. Kendisine “Televizyone bakarken, o filmde ki kişiye kızıyor musun?” evet dedi. Peki o kişi sana ne yaptı? Kendisine “Sendeki suç seni suça sürüklüyor.” İnsanlar bu durumda yaşama mahkum olmuş.

İsa “Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrı’yı görecekler.” dedi. Matta 5:8 Ama her yürekte acılar, kederler, sevgisizlik, çıkarcılık, nefret ve suçlar oluştu ve yaşamın gerçek anlamı karanlık işlerden ötürü kayboldu. Bir çok insan dediği gibi, bunlar olmasaydı keşke! Keşke herkes İncil’in dediği gibi “Sevgi komşusuna kötülük etmez” ilkesine bağlı olarak yaşasaydı. Ama acının olmadığı bir ortamda sevincin amlamı olur mu? Acıdan sonra ki sevincin anlamını yaşayan kişi ancak tarif edebilir. Gördüm olağanüstü!

Kutsal Tanrı “Üzerinize temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan arındıracağım. Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım. Hezekiel 36:25-27

Kutsal Tanrı bizi bu şekilde yapmak için Biricik Sözü Olan Oğlu İsa’yı dünyamıza yolladı. O’nun yaşamıyla bizi tüm suçlardan ve kirlenmiş yüreklerden temiz edip Kutsal Ruh’la donatmak istiyor. Tanrı’nın vereceği yürek ve yaşam ancak temiz ve anlamlı olabilir. Bu yüreğe ve yaşama sahip olmak istersen İsa’yı kendi hayatına çağır, çünkü o senin içinde çarmıha gerildi. Eğer bir kimse insanlar tarafında seviliyorsa bunun bir sebebi vardır. Eğer sevilmiyorsa da bunu bir sebebi var. Bazen suçlardan bazen çekememezlikten kaynaklanıyor. Her insana saf ve temiz vicdanla bakabiliyor musun?

İsa “Zina etmeyeceksin› dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur Matta 5:27-28

Demekki insanların yeni bir yüreğe sahip olması gerekiyor. Bundan dolayı Kutsal Tanrı’ya ihtiyacımız var. Kutsal Tanrı Oğlu (Söz anlamında) çarmıha gerdi ve kanıyla yürekleri temizlemek ve içinde oturmak istiyor. Tanrı olduğu yerde sevgi ve yaşam ordadır. Bundan daha güzel birşey olabilir mi? Her şeyin Yaradanı kendisi insanların acılarına, dertlerine, sıkıntısına ortak olmak istiyor, kutsallığı, temiz yaşam, daha evel sahip olmadığı değerleri yaşamda uygulamak istiyor.

İncil “Pavlos, Ne zavallı insanım! Ölüme götüren bu bedenden beni kim kurtaracak? Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı’ya şükürler olsun!” diyor. Romalılar 7:24-25

Hayat gerçekten güzel birşeye başlamaktır. Güzellikleri yaşamaktır. Gece karanlığı aydınlatan gökteki yıldızlar gibi. Karanlıkta yaşayan umutsuz insanlara yol gösteren ışık ve yaşamlarına anlam katmaktır. Yaşamın değerini bilmektir, ümit etmektir, sevmektir, sonsuz yaşam sahip olmaktır, hayran olmak ve güzel işler yapmaktır. İsa Mesih insanlara şöyle seslendi:

“Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin› dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun İncil Matta 5:43-48

İnsanlar günahtan ötürü Kusal Tanrı’ya baş kaldırıp düşman durumuna düştüler. Fakat Tanrı herkese aynı sevgiyle yaklaşıp İsa Mesih’i çarmıha gerip sevgisini kanıtladı. Romalılar 5:8 Bunun için Tanrı aynı yaklaşımı insanlarda de bekleme hakkı vardır. Dostuna da sevmeyene de yardım et. O zaman dostunla candan dost olursun. Düşmanınla dost kal ve onun sana karşı olan nefretini sevginle dostluğunla yen ve yaşamına örnek ve anlam ver! İncil “Eğer düsmanın acıkmışsa ona su ver” ve “Kötülüğü iyilikle yen” diyor. Romalılar 12:20-21 Bu yazıyı okuduğun an yaşamına bak ve nerde olduğunu gör. Eğer bu sevgiden yoksunsan yapman gereken tek şey var. İsa’yı kendi yaşamına al! Neden, eğer o ana kadar bu yaşama anlam veren erdemlerden yoksunsa geri kalan yaşamında da daha fazla değişik olacağına sanma!

İsa ona şu karşılığı verdi: ‹‹Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız” İncil Yuhanna 14:23

Pavlos “Umut düş kırıklığına uğratmaz. Çünkü bize verilen Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’nın sevgisi yüreklerimize dökülmüştür.” dedi. Romalılar 5:5

İnsanın yaşamına anlam katan Tanrı’yla birlikteliktir. İsa Mesih seninle birlikte olmak istiyor ve sen buna gerçekten hazır mısın? Çevrene seni sayan ve saymayan insanlara bu yaşamın erdemlerini göstermek istiyor musun? Kaç defa aldandın ve aldattın! Kaç defa başkasının yaşamından ötürü hayal kırıklığına uğradın ya da yaşamınla kaç kişiyi hayal kırıklığına uğrattın! Sence bu mudur yaşam anlamı ve sevgi? Ben bir Hıristiyan aile çocuğu olarak doğdum ve o imanla büyüdüm ve 19 yaşına kadar sahip olduğum dinsel işleri yerine getirmeye çalıştım. Her genç gibi İstanbul’un karanlık sokaklarında büyüdüm. Okula gittim. Kavgada, sevgisizlikte, kötü işlerde, zevk ve eğlence dünyasında dostluklar edindim. Çok kereler hayal kırıklığına uğradım. İnsanları hayal kırıklığına uğrattım. İyi olanı yapmaya çalışırken kötülükler içinde de yaşadım. Yani bir taraftan iyilik ederken ve öbür taraftanda kavga ve sevgisizlik içinde günümü gün ettim. Bu dertli, kavgalı, çekişmeli, sevgisiz, kutsallıktan yoksun, dürüstlükten yoksun ve adaletsiz dünyada İncil’le karşılaştım. Daha evel iman ettiğim halde ve yaşantıma anlam vermemiş İsa’yla karşılaştım. Bana sonsuz yaşam, sevgi, kutsallık, düşmansız bir yaşam, dürüstlük ve doğruluk üzerine kurulmuş hayat vaad etti. Kendisini kendi yaşamıma aldıktan sonra vaad ettiği tüm o erdemleri zamanla yerine getirdiğini gördüm. O’nu tanıktan sonra, Patronum’un eşi bana “Sana yazık oldu. Bu yaşta (19-20 arası) İsa’yı vaaz ediyorsun” dedi. Kendisine “Aslında ondan evel ki hayatıma yazık oldu” dedim. İsa Mesih’te yaşamın erdemlerini öğrendikçe ve onlarla yaşamaya çalışıyorum. O beni hiç bir zaman hayal kırıklığına uğratmadı. Yaşamın getirdiği teçrübelerde çok defa kızgınlık ve öfkem ateş gibi alevlendiğini gördüm. O öfke gününde yanımda durdu ve yapmam gerekeni gösterterdiği gibi sakinlik ve rahatlık verdi. Çok defa bana bak! Ben yaşarken insanlar bana ne kadar hakaret ettiler ve bu günde ister Hıristiyan ya da başka inanca bağlı olan insanlar adımı ne kadar lekeliyorlar ve bunlar gözlerimin önüne geldiği zaman sevinç ve mutlulukla doldum. Ben O’nu çok kez hatalarimla ve zayıflıklarımla hayal kırıklığına uğrattım! Fakat O, beni hiç bir zaman hayal kırıklığına uğratmadı. Sevgili dostum, eğer seni hayal kırıklığna uğratmıyacak birisini arıyorsan ve sonsuz yaşam umudunu sahip olmak istiyorsan İsa Mesih’i sana tavsiye ederim. O’nu gerçekten tanımak istiyorsan insanların dediği gibi değil, O’nu tanımanın tek yolu O’nun yaşamı ve Sözü olan İncil’i okumandır. Çünkü gerçekler onun içinde yazılıdır. Bu güne kadar belki hiç işitmediğin altından daha değerli cana can katan sözlerle ve yaşamla karşılaşacaksın. O’nun sevecenliği dostluğu senin yaşamına çok şey katacağına eminim. Paranın, kadının, arkadaşlıkların, zevk ve eğlencenin veremediği huzuru ve esenliği gördüm.

Hayatın gerçek amacı bilmek değil, yapabilmektir. Kendi yaşamında insanlara saygıyı, sevgiyi, dürüstlüğü ve kutsallığı göstermektir. İncil “Tanrı sözünü yalnız duymakla kalmayın, sözün uygulayıcıları da olun. Yoksa kendinizi aldatmış olursunuz Yakup Mektubu 1:22 Çünkü insanlara hayranlık bırakan söz değil yaşamıdır. Söz ve yaşam birbirini onanmalıdır.Yoksa hayal kırıklığı! Sonra adama derler: Söylüyor fakat kendisi yapmıyor!

Bir insana bunu yapma demek ne kadar kolaysa ve işiten için ise o kadar da zordur. Bu durumda o kişiye yaşam şartlarını anlatmak ve uygulama yöntemlerini anlatmak daha anlamlı ve yardımcı olmaktır. O kişiyi ayakta kalma mücadelesi verebilmesi ve basamakları çıkabilmesi için, yaşamını ona anlatmak ve tecrübesi ile yol göstermk bence daha mantıklıdır. Rab İsa “Gel benden öğren” dedi. İsa, insanlara yaşamın getirdiği zorlukları ve sıkıntıları atlamak için ve öyle anlarda kişinin yanında duran ve zaferi kazanma kurallarını öğrendir. Tıp ki bir öğrencinin öğretmene ihtiyaç duyduğu gibi. Tıp kı bedende kusurlu olan bir insan nasıl başkasına muhtaçsa bugün yaşayan insanlarında Rab İsa Mesih’e muhtaçtırlar. Çünkü tüm insanlar hatalar ve suçlar yüzünde tıp ki bedendeki insan gibi çaresiz ve kusurlu duruma düştü. Bu bir hastaya benzer: Hasta kişi aldığı tedavi yöntemiyle iyi olmak için ilaç alır buna benzer günah hayatıda bir nevi ruhsal hastalıktır. Bunun ilacıda İsa Mesih’tir. Ben bunu yaşadığım için diyorum şurda yada burda yazılı olduğu için değil.

Hayat basamakları çıkarken, insanlarla iyi ilişkiler içinde olmamız lazımdır. Bir gün aynı insanlara rastlayabiliriz. Bu gördüğün yaşamın anlamı nedir? Tıpkı uçup giden buhara benzer. O zaman niçin yaşıyorsun? Bu geçici yaşamda sonsuz yaşam umudun var mı? Sonsuz yaşamı hiç düşündün mü? Yarın ölürsen ne olacağını biliyor musun? Gökten insanlar arasına gelmiş aynen göğe gitmiş olan İsa şöyle dedi: Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır. İncil Yuhanna 12:26 .Pavlos “Çünkü siz öldünüz, yaşamınız Mesih’le birlikte Tanrı’da saklıdır. Yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O’nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz. Koloseliler 3:3-4

Bu imanla diyorum yaşamın anlamı ve sonsuz yaşam sadece İsa Mesih’tir. Gördüm, yaşadım, tanıdım ve hala yaşamakta olup sadece ona kavuşmak için sabırsızlanıyorum. Bu yaşam, bir yarışmayı onlarca insanlar arasında birincilikle çıkan kişiye benzer. Ailesi ona gururla bakarken, yüzlerindeki sevinci ve gururu gözlerinde görme olanağı vardır. Bu İsa’nın yaşamı tüm çağlardan gelmiş gelecek tüm insanlar arasında lekesiz kusursuz yaşamıda bana sevinç ve gurur verirken, cesaret ve güvenle O’na bakma olanağı veriyor. Arkasında giderken beni utandıracak bir şey görmüyorum, bundan dolayı da O’na ilişkin konuşurken içim rahat ve güvenle dolu. Peki sende aynı güvenle dolu musun?

Karakışta ateşsiz ve ısıtıcısı olmayan barakada ve soğuktan titreyen adama sormuşlar “Biz seni almaya geldik. Bizimle falan eve gelmek ister misin?” ve yaşlı adam titreyen sesiyle Sevinç ve gözyaşlarıyla evet istiyorum demiş. Adam gittiği yerde evin sıcaklığı ve sıcak yemeklerin yemesiyle birlikte ev sahibine teşekkür etmeye başlar. Anlamı kalmamış yaşama bu kişi tekrar yaşam anlamı ve umut verdiği için ne kadar teşekkür etsede azdır. Çünkü sönmüş olan yaşamına anlam ve umutla bakacak bir yaşama sahip olma olanağını verdi.

Kendimi daha evel o adam gibi gördüm. Şimdi ise emin ellerde! Tüm kötülüklerime rağmen sevgisi ile kucaklayan ve bana çocuğu olma olanağı sağladığı için İsa Mesih’e minettarım.

Bunun benzerliğinde günah içinde yaşamın anlamını yitirmiş sayısız insanlarla dolu dünyamız. Bu insanlar içinde kimisi varlıklı kimisi fakir ama hepsini derdi yaşamın anlamı olması ya da olmamasıdır. Bu karanlık tünelde yaşamına son veren insanların sayısını ve başka yaşama acı verenlerin, kendi idelojisi için korkususca insanların yaşamına son verenlerin, kendi kişiliği için başkasının yaşamını karalayanların ve eğlence sarhoşluk içinde yaşayanların sayısını kim hesap edebilir. Bu karanlık tünelin içinde yürürken, karanlığın aydınlanmasını istiyor musun? İsa yine halka seslenip şöyle dedi: ‹‹Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur. İncil yuhanna 8:12

İncil’de varlıklı bir adamın öyküsü: Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.› ‹‹Ama Tanrı ona, ‹Ey akılsız!› dedi. ‹Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?› ‹‹Kendisi için servet biriktiren, ama Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur İncil Luka 12:19-21” Para mide duyurmak içindir. Ama ruhu duyurmak için yetersizdir. Parayla saadet ve kutsallık satın alınmaz. İnsanlar o parayla ne karanlık işler peşinde koşuyorlar! Bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaşadığı sevgisi, kutsallığı, dürüstlüğü, doğruluğu ve insanlarla olan iyi ilişkisidir. Bu yaşamda parasını ve sahip olduğu herşeyini yangında kaybeden adam, sadece malını kaybetmiştir. Fakat onurunu kaybeden bir çok şeyi kaybetmiştir. Onur ve güven paradan ne denli üstün önem taşıyor. Bosch Firmanın sahibi, “İnsan güveni kaybetmektense para kaybetmeyi isterim” demiş. Sevgili dostum senin için hangisi doğru? Para mı güven mi? Eğer senin yaşamın güven ve anlam vermiyorsa ve insanların sana güvenle bakmasını düşünme! İsa “Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. İncil Matta 11:29” yani bu sapanı ya da yaşamı birlikte çekelim ya da yaşayalım. Bunun için bu yaşamın zorlukları İsa ile yaşamak daha kolay geliyor bana.

Yaşamın anlamı varlıklı bir yaşama sahip olmak mı? Varlıklı insanlar gerçekten mutlu mu? Her bilgiye ve madi ve manevi tüm değerler sahip olan Kral Süleyman “Her şey boş” dedi. Çıplak doğdum ve aynı şekilde de geri döneceğim. O zaman niçin tüm bunlara sahip olmak için yürek verdim. Ve “Tanrı’dan kork ve onun emirlerini tut” dedi. Para insanların açlığını gidermek içindir. Ama sahibine dürüstlük mutluluk sevgi ve kutsallık gibi erdemleri vermiyor. Para sahibini mutsuzluktan ve günahlardan korumadığı gibi de acı ve mutsuzluk da veriyor. Varlıklı adamın dostları yada paranın dostları çok olduğu gibi eğlence alemin dostları çoktur. Bazen bu dostluk sadece masa üstünde olan dostluk gibidir.

Baba ve oğul kendi dostları için tartışır. Oğul çok dostları olduğunu söyler, baba ise tek dostluktan bahseder. İkisi kendi dostlarını tanımak için karar vermişler. Bir hayvanı keserler ve çuval içine koyup oğul’a yüklenir. Oğul yola koyulur ama çuvaldan kanlar sızmaktadır yani çuval’dan kanlar görünür. Oğul tüm dostlarının kapısını çalar ama gerektiği gibi yardımı almadan üzüntü içinde babasına geri döner. Oğul hiçbir dostunda gerçek dostluğu görmediği için hayal kırıklığına uğramış. Baba aynı şekilde oğlunu çuvalla kendi dostuna göndermiş. Baba’sının dostu kapıyı açar ve cesedi alıp arka bahçede gömer. Belli olmasın diye de çuvalın üzerine sarmısak ekmiş. Oğul babasına dönüp “Senin dostun gerçek dostmuş” demeye başlar. Babası oğula “Git kendisine birde tokat at” demiş. Oğul, baba dostunun kapısını çalmış ve dövmeye başlamış. Adam dostunun oğluna ”Git babana söyle biz bir tokata sarımsak tarlasını satmayız” demiş. Peki senin dostluğun nasıldır?

İsa’nın dostluğu babanın dostu gibidir. Korur, yardım eder, sever, yarayı sarar, üzüntü ve kederli günde hazır bir dosttur. Biz sadık kalmasak da, O (İsa) sadık kalacak. Çünkü kendi özüne aykırı davranamaz 2 Timoteos 1:13

Eski Antlaşmada Kral Saul ve Kırallığa atanmış Davut’un yaşamı

Krallıktan düşmüş ve sahip olduğu herşeyi yitirmiş olduğunu gören Saul, kızgınlık, sevgisizlik, öfke ve nefretle Davut’un ölmesi yada zarar görmesi için her yola başvurdu. Davut’tan kendisine en ufak zarar gelmediği halde ve kıskançlık ve egoistlik Saul’u yiyip bittirdi. Davut ise her durumda onu düşmanların ellinde korudu ve kurtardı. Bunu gören Saul ise kötülük ettiğini fark ediyor hatasını kabulleniyor, fakat egoistliğinden vazgeçemiyor. Saul yaşamıyla Davut’un yaşamını acı ve kederle doldurdu. Davut ise yaşamıyla onu sevdiğini defalarca kanıtladı. Ona zarar vermek isteyenlerede engel oldu. Çünkü Saul’un yaşamı onun için çok anlamı vardı. Bu doğrulta Saul’a yaşamın anlamını göstermeye çalıştı. Saul’un kötülüğ sadece ona değil, dostuna ve evhalkına da zarar verdi. Kötülükte eken kötülüktede biçecektir. Çünkü Davut gerçekten Saul’u seviyordu. İncil “Sevgi komşusuna kötülük etmez” diyor. Tüm kötülüklerin kökü sevgisizliktir. Yaşamda böyle bir durumla karşılaşırsak tavrımız nasıl olacak? Eğer biri saygısızlık ederse onu gerçekten sevmeğe ve iyilikle davranmaya hazırmıyız? Komşunla, dostunla, tanıdığın insanlarla yaşamın nasıldır? Öyle durumlarda düşüncede ne durumdasın? Eğer düşüncede safsan –Kişi hakkında iyi düşünüyorsan- ve o saflıkta da kötülük etmiyeceksin. Eğer düsüncede saf değilsen düşünmüş olduğun kötülükde seni o kötülüğü yapmak için fırsat kollayacak!. Verdiğin zarar da sadece sen değil, bir çok kişide zarar görecek. Keşke tüm insanlar İncil dediği gibi “Sevgi komşuna kötülük etmez” sözüyle yaşasaydı. Peki sen buna hazır mısın?

Yaşam senin bakışınla anlam kazanır yada sadece bir noktayi görürsün. Yaşamın akıp giden su gibi, sen hiç farkina varmazsin. Aylar seneler ne çabuk geçti dersin. Yaşam sadece kendini düşünmek değil, aynısını başkasınında sahip olması için istemektir ve dua etmektir. Kendi ekmeğini başkasıyla paylaşmak ve bir çok insanın ihtiyacını (Bu sevmediğin kişi olması daha da anlamlı oluyor) karşılamaktır. İsa “Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin” dedikten sonra “İkincisi de şudur: ‹Komşunu kendin gibi seveceksin.› Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.İncil Markus 12:30-31” dedi. Tekrar İncil “Tanrı’yı seviyorum›› deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı sevemez 1. Yuhanna Mektubu 4:20” Belkide görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasındasın ama görmüyorsun yada farkına varmıyor sun? İncil “Ama kardeşinden nefret eden karanlıktadır, karanlıkta yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü karanlık gözlerini kör etmiştir. 1. Yuhanna Mektubu 2:11” Kör kişi kendini (dış görünüşle) tanımadığı gibi başkasını da tanıma olanağından yoksundur. Hepimiz rüzgarın sesini fark ederiz ama görme olanağına sahip değiliz. Kim bilir belki o kör gibi, yaşamı yaşarsın sonra tüm olumsuzluklarda kendi kendini avutarak boş ver deyip geçersin! Akip giden su nasıl zamanla sahibine dönüyorsa yaşamda sahibini yargılamak için dönüp kendisini ya yaşam yada idam ipi gibi boğazına geçiriliecektir.

İncil’de Pavlos kendine ilişkin şöyle konuştu: Çünkü gerçek sünnetliler Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla tapınan, Mesih İsa’yla övünen, insansal özelliklere güvenmeyen bizleriz. Ben aslında bunlara da güvenebilirdim. Eğer başka biri bunlara güvenebileceğini sanıyorsa, ben daha çok güvenebilirim. Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani’yim. Kutsal Yasa’ya bağlılık derseniz, Ferisi’ydim. Gayret derseniz, kiliseye zulmeden biriydim. Yasa’ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum. Ama benim için kazanç olan her şeyi Mesih uğruna zarar saydım. Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih’i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum. Öyle ki, Mesih’i kazanayım ve Kutsal Yasa’ya dayanan kişisel doğruluğa değil, Mesih’e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı’dan gelen doğruluğa sahip olarak Mesih’te bulunayım. Ölümünde O’nunla özdeşleşerek O’nu tanımak, dirilişinin gücünü ve acılarına ortak olmanın ne demek olduğunu bilmek ve böylece ne yapıp yapıp ölümden dirilişe erişmek istiyorum. İncil Filipililer 3:3-11

dikran.a@bluewin.ch

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir