İMAN HAYATIMIZDA BAĞIŞLAMANIN YERİ
14 Kasım 1940’ta Nazi Hava Kuvvetleri İngiltere’nin Coventry şehrini bombalamış. Bu, İngiltere’ye 2. Dünya Savaşı’nda yapılan en büyük saldırı olmuş. Artık bombalama olayı bittiğinde insanlar olup biteni görmek için sokaklara dökülmüşler. Bazı inanlılar kiliselerine gittiklerinde yerlerinde kocaman taş yığınları görmüşler. Ama Rab’be imanı güçlü olan biri bu yıkıntının tepesinden iki kalas alıp bir haç biçiminde çakmış ve cemaat bir süre kilisenin yıkıntısının etrafında toplanmış. Bu haçın altına da “Baba Bağışla” diye yazmışlar. Kutsal Kitap’ta da yine böyle bir durumu İsa’nın dediğini görüyoruz: “Baba onları bağışla! Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar” (Luka 23:34).
Kutsal Kitap’ta bazı örnekler var, bu örneklerde Tanrı’nın ve insanın bağış anlayışını görüyoruz. Şimdi bir örneğe bakalım. Bu örnekte Tanrı ve insanın bağışlama örneklerini işleyeceğiz. (Luka 15:11-24 ” İsa, “Bir adamın iki oğlu varmış” dedi. “Bunlardan küçüğü babasına, ‘Baba’ demiş, ‘malından payıma düşeni ver bana.’ Baba da servetini iki oğlu arasında paylaştırmış. “Bundan birkaç gün sonra küçük oğul her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye gitmiş. Orada sefahat içinde bir yaşam sürerek varını yoğunu çarçur etmiş. Delikanlı her şeyini harcadıktan sonra, o ülkede şiddetli bir kıtlık baş göstermiş ve o da yokluk çekmeye başlamış. Bunun üzerine gidip o ülkenin vatandaşlarından birinin hizmetine girmiş. Adam onu, domuz gütmek üzere otlaklarına yollamış. Delikanlı, domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmaya can atıyormuş. Ama hiç kimse ona bir şey vermemiş. “Aklı başına gelince şöyle demiş: ‘Babamın nice işçisinin fazlasıyla yiyeceği var, bense burada açlıktan ölüyorum. Kalkıp babamın yanına döneceğim ve ona, Baba diyeceğim, Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. Beni işçilerinden biri gibi kabul et.’ “Böylece kalkıp babasının yanına dönmüş. Kendisi daha uzaktayken babası onu görmüş, ona acımış, koşup boynuna sarılmış ve onu öpmüş. Oğlu ona, ‘Baba’ demiş, ‘Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.’ “Babası ise kölelerine, ‘Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin!’ demiş. ‘Parmağına bir yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin! Besili danayı getirip kesin, yiyelim ve eğlenelim. Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.’ Böylece eğlenmeye başlamışlar.”) Bu örnekte görüyoruz ki baba aynı Tanrı gibi bağışlıyor. Fakat bu gencin kardeşi aynı şekilde affetmiyor. Şimdi bu iki duruma bakalım.
İsa Nasıl Bir Bağışlayıcıydı?
A – Asla Bağışlanmayacak Kişileri Bağışladı
İsa’nın bağışlama kavramı gerçekten anlayışı aşan bir niteliktedir. O, çarmıhta acılar içinde kıvranırken bile kendisini öldürenlerin bağışı için yalvardı: ”İsa, “Baba, onları bağışla” dedi. “Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar…” (Luka 23:34) İsa’nın canında ne bir acılık, kendisine acı çektiren insanların cezalandırılmaları için ne bir istek, ne de bir kızgınlık vardı. İsa’nın bu şekilde dua ettiğini duyduğum zaman tüylerim diken diken oldu.
B – Bağışladıklarının Yüzüne Eski Hatasını Vurmadı
İsa’nın bağışlayışı kesin olarak unutma düşüncesini içerir. Yani senin yaptığın hatayı asla senin suratına tekrar vurmaz.
Yuhanna 8:1-11: İsa ise Zeytin dağına gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara ders vermeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler, zinada yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya, “Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” Bunları, İsa’yı sınamak ve suçlayabilmek için söylüyorlardı. İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, “Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!” dedi. Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu. Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın da orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, “Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu. Kadın, “Hiçbiri, efendim” dedi. İsa, “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra günah işleme!”
İsa ne diyor burada: “Git, artık bundan sonra günah işleme”. Yani bundan sonra asla günah işleme diyor. Tamam, belki kadının tekrar zina etmediğine beni ikna edebilirsiniz. Fakat bu kadın hiç sinirlenmedi mi? Bencil olmadı mı? Yalan söylemedi mi? Hırslı davranmadı mı ? Tabii ki yaptı. Hepimiz günah işliyoruz. Peki İsa neden böyle yapıyor? Yani kadının tekrar günah işleyebileceğini bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. Peki öyleyse sorumuz şu olmalı:
İsa onu tekrar bağışladı mı?
(Matta 18:21-22) Bunun üzerine Petrus İsa’ya gelip, “Ya Rab” dedi, “kardeşim bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez mi?” İsa ona, “Yedi kez değil” dedi. “Yetmiş kere yedi kez derim sana.
C – Mesih Bağışlamayı Öğretti
Psikologlar der ki, bir insan sevilmenin ne anlama geldiğini bilmeden kimseyi sevemez. Yani birçok duyguyu hayatımızda tam olarak anlamak için önce tecrübe etmemiz gerekiyor. Sizce de bağışlanma konusunda dünyadaki birçok insandan daha tecrübeli değil miyiz? Yani örneğin, anne ve babamız bize sevgi göstermeseydi, sevgimizi verme konusunda çok daha tecrübesiz ve başarısız olabilirdik. Bağışlama konusunda gerçekten tecrübeliyiz kardeşler. Mesih’i Kurtarıcı olarak kabul edenlerimiz, bağışlamanın ne demek olduğunu daha iyi anlıyor. Nasıl bağışlamamız gerektiğini anlamak için birazdan başka örneklere de bakacağız. Umarım ki Mesih’in bağışlamasını biraz daha iyi anlamışızdır.
İnsanlar Nasıl Bağışlayıcılardır
A – Gerçek Bağışlamamız Mesih Gibi Mi?
Bir adam, zengin bir Mesih imanlısının yanında çalışıyormuş. Bir gün onun elbiselerini çalarken yakalanmış. Adam “Lütfen bağışlayın, bir yanlışlık yaptım. Bir daha asla yapmayacağıma söz veriyorum.” demiş. Patronu da onu bağışlamış. Ancak bu olayın üzerinden 1 ay geçmeden bu kişi tekrar hırsızlık yapmış ve yine yakalanmış. Patronu ona “Bak, seni daha yeni affettim ama sen tekrar aynı şeyi yapıyorsun” demiş. Bizim akıllı hırsız “Sen ne biçim Mesih imanlısısın, eğer beni bağışlasaydın bunu hatırlamazdın. Eğer hatırlamıyorsan da böyle bir şey olmamıştır” diye bağırmış. Adamın yaptığı yanlışlıktan sıyrılmak için acayip bir mantık kullandığı gerçeğini bir yana bırakırsak, bu öykü bana bir şeyler anlattı. Biz insanları gerçekten bağışlıyor muyuz, yoksa hala eskiye bakarak mı hareket ediyoruz?
B – Affederim Ama…
Bazı insanlar ise siz bağışlanma istediğinizde cümleye “affederim ama” diye başlarlar. Bu aslında bir egemenlik elde etme çabası olabilir. Yani sizin hatanızın onun elinde her zaman bir koz olarak kalma ihtimali vardır. Ben hayatımda çok hata yapıyorum kardeşler, bunun bilincindeyim. Bazen çok öfkeliyim ya da yanlış kararlar verebiliyorum, hatta çoğu zaman iyi bir önder olamadığımı da biliyorum. Fakat ne yapıyorum, bunları düzeltmek için uğraşıyorum. Peki sen kardeşim, bu hatalarımı bağışlıyor musun? Yoksa şu anda kafanda hala benim hatalarımın etkisi seni yoruyor mu? Lütfen düşün.
Bağışlama : Herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek ya da affetmektir. Grekçede ise bu anlam çok daha derindir. Yanlış olan davranış veya sözü silmek demektir. Ne kadar açık bir kelime kullanıyor, farkında mısınız? Silmek. Yani tekrar baktığımızda orada asla göremeyeceğimiz bir şekilde yok etmek. Tanrı’nın sevgi anlayışı böyledir kardeşim. Evet, gerçekten anlaşılmaz, öyle değil mi? Biz bunu yapabiliyor muyuz? Gün içinde defalarca affedebiliyor muyuz? Çok zor öyle değil mi? John Calvin bu konu için şöyle diyor: “Finitum non capax infinitum” (Latince). “Ölümlü olan ölümsüz olanı kavrayamaz (ya da içeremez). Yani biz gerçekten Tanrı’yı çoğu zaman anlayamıyoruz. Her Pazar komünyonla birlikte söylediğimiz bir ilahi var: Rab’bin Duası. Peki bunu söylerken ne dediğimizin farkında mıyız? ”Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi sen de bizi bağışla”. Peki siz gerçekten Tanrı’nın sizi, sizin insanları bağışladığınız gibi mi bağışlamasını istiyorsunuz? Gerçekten bunu Tanrı’dan istiyor musunuz? Sanırım bolca düşünmemiz gerekiyor bu konuda. Sanırım yavaş yavaş şunu fark etmeye başlıyoruz: Bağışlamak gerçekten çok zor bir eylem, gerçek bağışlama çok zor oluyor. Fakat şunu aklımızdan çıkarmamalıyız ki: “Eğer her biriniz kardeşini gönülden bağışlamazsa, göksel Babam da size öyle davranacaktır” diyor (Matta 18:35).
Yine şöyle devam eder: Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz (Matta 6:14-15).
Bağışlamama Üzerine Hikayeler
Unutmamalıyız ki bir insanı bağışlamamamız bizi zor bir duruma düşürebilir. Bir keresinde, 6-7 yıl önce tanıdığım birini anımsadım ve ona çok kin dolu olduğum bir zamanda ciddi bir tartışma yaşadık. Bu tartışmayı hatırlıyorum fakat neden tartıştığımızı anımsayamıyorum. Hatırlamaya çalıştım, neden neden neden? Hayır, bulamıyordum. Sonra hatırlamam gerekmediğini fark ettim. Çünkü onu bağışlamıştım ve tekrar hatırlamadığım için Tanrı’ya şükrettim. Peki eğer hatırlasaydım ne olurdu? Bundan emin değilim ama sanırım bu durum canımı sıkardı. Hatta bu durum beni günaha bile düşürebilirdi.
Geçen sene bir kardeşle sorun yaşadım ve olayda sonuna kadar haklıydım. O bana bağırdı, çağırdı… Ben de karşılığını verdim. Daha sonra kafamda hemen onu yargılamaya başladım. Kendi kendime “Bu ne biçim iman, gerçek bir Mesih imanlısı bunu yapmaz” dedim. Halbuki İsa bile Pilatus’un karşısında haklı olduğu halde konuşmamıştı. Ama yine de Kerem Koç bunun karşısında susmadı. Bu Şeytan’ın açık bir saldırısıydı ve ben kardeşimi bağışlamadığım için günaha teslim olmuştum. Fakat daha sonra anladım ki yaptığım şey günahtı ve tövbe ettim. Hatta daha sonra bu kardeşimle ben gidip konuştum. Gururumu kırıp çıktım karşısına. Onu kırdığımdan dolayı özür diledim ve olayı kapattım. Merak etmeyin, şu anda bu olayı sadece örnek olarak anlatıyorum. İçimde bir yer etmiş durumda değil.
Alçakgönüllü Olabilmek
Fakat bu da çok önemlidir. Suç karşımızda dahi olsa biz bağışlamış olarak ve alçakgönüllü bir yürekle kardeşimizle konuşmalıyız. Tabii ki üslubumuz da çok önemli. Yani kardeşimize “Ben seni bağışladım ama hata sendeydi” ya da “Ben seni bağışladım ama sana bir daha sır vermem” şeklinde yaklaşmamız hiç doğru değildir. Kardeşler, şunu anlamalıyız ki Rab’bin bağışlayışı gibi bağışlamaya ihtiyacımız vardır. Böyle durumlarda bağışlanan günah borcumuzu düşünmeliyiz. İsa Mesih çarmıhında hiç hak etmediğimiz halde bizi bağışlamıştı. Hem de bizim gibi işe yaramaz insanları…
Romalılar 3:10-13’te yazılmış olduğu gibi:
Doğru olan kimse yok, bir kişi bile yok.
Anlayan kimse yok, Tanrı’yı arayan yok.
Hepsi saptı, tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek bir kişi bile.
Ağızları açık birer mezardır. Dilleriyle aldatırlar. Engerek zehiri var dudaklarının altında.
Kardeşlerim, hiç deprem bölgesinde bulundunuz mu? Üçüncü-dördüncü gün etraf berbat bir şekilde kokmaya başlar. Nefes alamazsın, hayvan leşinin kokusunu duymuşsunuzdur. O kokunun belki on katı daha kötü. İşte bizim kokumuz Tanrı’ya böyle gidiyor. Bu kadar kötü kokuyoruz yani. Bunun için bağış konusunda alçakgönüllü olmalıyız. Aynı Rab gibi bağışlamaya çalışmalıyız ve bunun için azmetmeliyiz.
Öç Almak
Eğer bağışlama konusunda hala çok başarısızsanız, hala uğraşıp uğraşıp birini bağışlayamıyorsanız, o zaman çok kolay bir önerim var size. Öç al kardeşim… Çoğumuz öç almayı isteriz. Hangimiz dayak yediği birinin kafasını patlatmak istemedi, hangimiz annesine küfredeni dövmek istemedi ya da hangimiz fizik hocasının arabasının lastiklerini patlatmak istemedi? Şimdi hemen öç almak ister misiniz? İşte fırsat! Kutsal Kitap’ta bunu da göstermeden geçemeyeceğim.
Matta 5:43-44: ‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.
Şimdi hemen öç almak mı istiyorsunuz? İğrenç, düşüncesiz, bencil, duygusuz, kaba, katı ve kötü huylu olanlar için dua edin. Dualarınızda dikkatli olun çünkü bu sadece dua ettiğiniz kişiyi değiştirmekle kalmaz, bu dua kurşunu size kadar sekebilir. Çünkü öç almak için iyi bir nedeni olan tek kişi İsa Mesih’tir. O, Her Şeye Egemen Rab Tanrı’dır. Amin.
Antalya İncil Kilisesi Gençlik Grubu Önderi ve Pastör Yardımcısı Kerem KOÇ