ERKEN KİLİSE TARİHİ ÖDEVİ
KILISE BABALARI
POLICARP
Hazırlayan M.Orhan PIÇAKLAR (OrhanANT)
Önsöz
Kilise Babaları kimdir?
Policarp’ın Ölümünü anlatan Mektup
Ignatus’tan Polycarp’ Mektup
Elçisel (Apostolik) Kilise Babaları
Geçmişte olduğu gibi, bugünde ve gelecekte de olacak olan Hristiyanlar’a baskılar yüzünden birçok insan’ın bu baskılara dayanamayıp Rab’bin adını inkar etmişlerdir, ancak bazıları ölüm pahasına da olsa Rab İsa Mesih’in o Kutsal adını ne inkar etmişlerdir, nede ona verilen o Kutsal Unvanı başkası için “Ne maddi manevi çıkar ve menfaat için, nede başka bir şey için kullanmamışlardır, Hatta ölüm pahasına da olsa, Mesih için ölmek bizim için büyük ayrıcalıktır diyerek, gözlerini kırpmadan, Vahşi hayvanlara yem olarak, Kızgın ateş’e odun olarak, o dönemde Çarmıha gerilmek adi ve yüz kızartıcı suçlulara öngörüldüğü için çok kötü bir ceza infaz şekli olan çarmıha gerilerek hatta hatta bazılarıda Ters çarmıha gerilerek acı üstüne acılara tabi tutulmuşlardır,
Günümüze baktığımızda Pavlus’un dediği gibi, bizler Günah ve Günahkarlara karşı koyduğumuz bu Ruhsal Savaşta yukarıda saydığımız bedensel acıları çekmedik,
İbraniler 12:4 Günaha karşı verdiğiniz mücadelede henüz kanınızı akıtana dek dayanmak zorunda kalmış değilsiniz.
Ancak birçok Elçi, Birçok elçilerin öğrencileri, Kilise babaları ve Kilise üyeleri Hristiyanlığın yeni yeni yayılmaya başladığı o ilk dönemlerde birçok acılara maruz bırakılmışlardır, Bunlardan biriside Policarp’tır
Kilise Babaları Kimdir?
Galatyalılar 4:4 Ama zaman dolunca Tanrı, Yasa altında olanları özgürlüğe kavuşturmak için kadından doğan, Yasa altında doğan öz Oğlunu gönderdi.
Kilise babalarından Policarp’ın hayatını anlatmak için Pavlus’un bu güzel ve teşvik dolu sözü ile başlamak istedim, Evet İsa Mesih bizim için günah olmak için dünyaya geldi, Babanın verdiği görevi tamamladı Luka 3:23 İsa görevine başladığı zaman otuz yaşlarındaydı. Ve yaklaşık 3 yıl boyunca insanlara sonsuz hayat ile, Kurtuluş ile, Tanrı’nın onları çok sevdiğini onun için kendisini gönderdiğini, kendisini kabul edenlerin geçici süre acı çekeceklerini ama sonra mutluluğa kavuşacaklarını bundan dolayı yılmadan ve doğrudan taviz vermeden dayanmalarını vaaz ve buyruk verdi.
Bunları duyan birçok öğrencisi ve öğrencisi olmayan insanlar bu buyruklara sıkı sıkı sarıldı hatta bundan dolayı ölümü bile göze aldılar, çünkü onlar hem Beden almış Mesihi, hem ölümü zaferle yenen Mesihi görmüşlerdi çünkü o dönemde yani 1. yüzyılda daha çok İsa’yı tanıyan İsa’yla birlikte çalışan elçiler vardı. Ama 2.yüzyıla geçişte elçilerden sonra onları takip eden kilise babalarını görebiliriz.
Elçiler öldüler. Ama o zamanın birçok kilise önderi ya elçileri tanıyordu, ya onların öğrencileriydi, ya da yetkilerini onlardan almışlardı. Elçilerden sonra gelen bu önderlere elçileri tanıdıkları ya da elçiler tarafından yetiştirildikleri için Apostolik (Elçisel) Kilise Babaları diyoruz.
Kilise Babaları kilise içinde çalışan önderlerdendir ve diğer görevlilerden daha kutsal değillerdir. Zaten kendi dönemlerinde bu kişiler kilise babası olarak anılmamışlardır. Daha sonra kilise kendi içinde bu isimleri vermiştir. Kilise babaları dönemi Augustin’le kapanmıştır.
Policarp’te “İsa’nın sevdiği öğrenci diye adlandırılan” Yuhanna’nın öğrencisidir. Kutsal Kitap’ta hiç ismi geçmez 69 ve 151 yılları arasında yaşamıştır, Ancak Vahiy 11. bölümünde Mesih’in bir sözü var,
Vahiy 2:10-11 Çekmek üzere olduğun sıkıntılardan korkma! Bak, İblis sizi sınamak için aranızdan bazılarını yakında zindana atacak ve on gün süreyle sıkıntı çekeceksiniz. Ölüm pahasına da olsa sadık kal, ben sana yaşam tacını vereceğim. Kulağı olan, Ruh’un topluluklara ne dediğini işitsin. Galip gelen, ikinci ölümden hiçbir zarar görmeyecek.’
Vahiy bölümünde adı geçen 7 Kiliseden birisi ve incildeki yazılış sırasına göre 2. sırada bulunan Smyrna (İzmir) Kilisesine yazılmıştır. Ve bu mektup yazılana kadar muhtemelen henüz İzmir kilisesinde hiç kimse yaşamını inanç uğruna yitirmemişti, ve ilk şehit olan o dönemde Kilise Bişob’u olan Policarp’tır, William Barclay (tarihi kaynaklara dayanarak) bu konuda bu olaylardan daha sonra şöyle söz ediyor.
Sevdiği kurtarıcısı Mesih’e ait olan Rab (kyrios) unvanını, Roma imparatoru Antonius Pius için kullanmayı ve yasanın öngördüğü şekilde ona tapınmayı reddettiği için 23 Şubat 155’te odun yığını üstünde yakılıp şehit edildi. Kendi yasalarına karşı olmasına rağmen bu Şabat gününde özellikle şehrin Yahudilerinin büyük gayretkeşlikle banyolarından odun ve çalı çırpı getirerek ateşi körükledikleri unutulmamıştır.
Bu iman uğruna ve Mesih’in vaadine sıkı sıkı sarılan ve imandan vazgeçmeyen adamın bu hazin sonu başka kilise ve insanlara teşvik olsun diye bu olayı bizzat Policarp’ın gördüğü ceza ve işkencelerin görgü tanığı olan İzmir Kilisesinin mensupları Phrigya Kilisesine bu mektubu yazarak onlara bu hadiseyi anlatmışlardı. Policarp’ın şehit edilişine ait burada anlatılanlar bu mektuptan alınmıştır.
Phrigya Kilisesine Mektup
İncil’e uygun bir işkence
Kardeşlerimiz, size işkence çekenler ve Policarp hakkında yazıyoruz. Policarp’a işkence edilmesi ve ölümü ile bütün işkenceler son buldu ve bütün Hristiyanlar artık takip edilmiyorlar. Bütün son olaylarla gökteki Rabbimiz Policarp’ın acı ve işkence çekmesinin İncil’e uygun olduğunu gösterdi. Gerçekten de Policarp Mesih İsa gibi ele verilmeyi bekledi, öyle ki bize örnek olup sadece kendimizin değil de başkalarının kazancını düşünelim. Çünkü gerçek sevap sadece kendi kurtuluşunu arzulamak değil, kardeşlerimizin kurtuluşunu da istemektir.
Evet Allah’ın arzusuna göre olan bütün işkence ile ölümler azizlik ve cesaret örneğidir. Çünkü r konuda Allah’ın gücünü görecek kadar dindar olmalıyız. Kim işkence çekenlerin cömertliğini, dayanma gücünü ve Rab’be olan sevgisini taktir etmez? Kırbaçlananların derileri yarılmış, damarları gözüküyordu, buna rağmen dayanma gücü buluyorlardı. O kadar ki seyirciler onlara acıyor, onlar için üzülüyorlardı. Korkunç acılar çekenler ise harika bir cömertlik örneğiyle herhangi bir çığlık veya inleme bile ağızlarından kaçırmıyorlardı.
Germanicus
Şeytan onlara karşı birçok girişimler yapmıştı, ama Allah’a şükürler olsun ki hiç birini yenememişti. Germanicus, herkesten cesurdu ve herkesin ürkekliğini dayanma gücü ile kuvvetlendiriyordu. Hayvanlara karşı savaşmada harika idi. Konsül Vekili direnişini kırmak için gençliğine acıdığını söylüyordu. Ama o hayvana şiddet göstererek kendisine çekiyor, haksızlıklarla dolu bu hayattan bir an önce ayrılmayı arzuladığını gösteriyordu
O zaman bütün millet dindar ve aziz olan Hristiyanların cesaretlerine hayran kaldılar. Şöyle bağırmaya başladılar:
-Dinsizlere ölüm! Policarp’u arayalım!
Quintus Olayı
Sadece biri zayıflık gösterdi. Adı Quintus idi. Ülkesinden yeni gelmiş bir Frigyalı idi. Hayvanları görünce paniğe kapıldı. Gerçekte o kendisini serbestçe teslim etmişti ve başkalarını da aynen yapmaya itmişti. Ama Konsül Vekilinin ısrarları ile imanını inkar edip putlara kurban kesti.
Askerler Policarp’ı arıyorlar
Policarp her şeyi ile mükemmeldi. Olanları duyunca hiç etkilenmedi, hatta aynı şehirde kalmak bile istedi. Ama çoğunluk onu uzaklaşmaya ikna etti. Bunun için şehirden uzakta olmayan küçük bir eve arkadaşları ile birlikte çekildi.
Adeti olduğu gibi gece ve gündüz bütün insanlar ve dünyadaki bütün kiliseler için dua ediyordu.
Yakalanmasından üç gün önce dua ederken bir rüya gördü. Odasını alevler içinde gördü. Arkadaşlarına da dönüp kehanette bulundu:
“Canlı olarak yakılacağım!”
Onu yakalamak üzerelerken başka bir yere taşındı. O gider gitmez polis onu yakalatmak için varmıştı. Onu bulamayınca genç iki esiri ele geçirdiler. Aralarından biri işkencelere dayanamayıp konuştu. O andan itibaren Policarp artık saklanamıyordu. Çünkü kendi evinden olan kişiler onu ele vermişlerdi. Herodes isimli yüzbaşı, onu stadyuma getirmek için acele ediyordu: Policarp’ın kaderi, orada Mesih’in acılarını paylaşmaktı. Onu ele verenlerde Yahuda’nın cezasını çekeceklerdi.
Yakalanması
Bir Cuma, akşam yemeği saatinde, genç köleyi götürdüler. Piyade ve atlı askerler, her zamanki gibi silahlı olarak, bir haydutu kovalıyorlarmış gibi yola kovuldular. Vardıklarında karanlık çökmüştü ve Policarp’ı yukarıdaki katta yatarken buldular. Oradan da kaçıp başka bir yere saklanabilirdi. Ama istemedi. Şöyle dedi:
-“Allah’ın istediği olsun”!
Policarp vardıklarını duymuştu. Aşağıya inip onlarla konuşmaya başladı. Yaşı ve sakinliği ile herkesin hayranlığını uyandırdı. O yaşta birini tutuklamak için bu kadar çok uğraşıldığına, emek sarf edildiğine şaşıyorlardı. Policarp hemen orada diledikleri kadar yiyecek ve içecek ikram etti. Onlardan sadece rahatça dua edebilmesi için bir saat istedi. Kabul ettiler.
Ayakta dua etti. Allah’ın lütfu ile dolu idi. Böylece iki saat dua etti. Onu duyanlar şaşkınlık içinde idiler. Çoğu böyle hürmete layık bir ihtiyarı yakalamaktan üzgündü.
Stadyuma doğru yolda
Policarp onunla beraber yaşamış olan büyükler ve küçükler meşhur veya halktan olan insanlar ve bütün dünyaya yayılmış Kilise için dua ettikten sonra yola koyulma zamanı gelmişti. Onu bir merkep üstüne oturttular ve şehre götürdüler. O gün cumartesi günü idi.
Askerlerin başı ve onun babası Nicetus onu karşılamaya geldiler. Onu arabalarına aldılar, aralarına oturttular.onu ikna etmeye çalışıyorlardı:
-“Sezar tanrıdır deyip ona günlük ikram etmekte ne kötülük var? Böyle yaparak hayatını kurtarırdın.”
O ilk önce hiç sesini çıkarmadı. Sonra ısrar ettikleri için şöyle cevap verdi:
-“Hayır, bana tavsiye ettiklerini yapmayacağım”
Onu ikna edemeyeceklerini anladıklarında ona bu sefer küfretmeye başladılar. Onu arabadan şiddetle dışarı attılar. O kadar ki ayağı bile yaralandı. Policarp başına hiç bir şey gelmemişçesine arkasına dönüp bakmadan stadyuma doğru yürümeye başladı. Orada o kadar çok gürültü vardı ki hiç kimse sesini duyurtamıyordu. Sonunda Policarp’ı içeri aldılar. Onun yakalandığı duyulduktan sonra gürültü sağır edecek kadar çok fazlalaştı.
Sorgu
Policarp’ı Konsül Vekili’ne götürdüler. Konsül Vekili onun Policarp olup olmadığını sordu. O, “evet” diye cevap verdi. Konsül Vekil ona, hayır demesini tasfiye etti.
-Büyük yaşına saygı duy! –dedi.ve adeti olduğu gibi buna benzer şeyler ekledi:
-Sezar’ın adına yemin et! Geriye dön! Dinsizleri yuhla! O zaman Policarp ciddi bir ifade ile stadyumu dolduran paganlara baktı, onları eliyle işaretledi,gözlerini gökyüzüne çevirdi ve içini çekerek şöyle dedi.
-“Dinsizlere yuh”!
Konsül Vekili ısrar ediyordu:
-“Yemin et seni serbest bırakacağım! Mesih!i inkar et”!
Policarp şöyle cevap verdi:
-“Seksen altı senedir Mesih’e hizmet ediyorum ve bana hiçbir kötülüğü dokunmadı. Kralıma ve Kurtarıcıma nasıl küfrederim?”
Konsül Vekili yeniden ısrar etti:
-Sezar’ın adına yemin et.
Policarp şöyle cevap verdi:
-“Dediğin gibi yemin edeceğimi zannediyorsan, yanılıyorsun. Ve benim kim olduğumu bilmezlikten geliyorsun. İşte, dinle, ben sana açıkça söylüyorum: Ben Hristiyanım!”
Konsül Vekili yeniden başladı:
-Hayvanlarım var. Eğer fikir değiştirmezsen onlara yem olursun.
Policarp cevapladı:
-“Haydi çağır onları! Çünkü bizler iyiden kötüye gitmek için fikir değiştirmeyiz. Ama kötüden iyiye geçmek işte bu güzeldir!”
Konsül Vekili kızarak:
-Madem ki hayvanları küçümsüyorsun, fikir değiştirmezsen seni ateşle yakarım. – dedi.
Policarp cevapladı:
-Sen beni bir an yakan sonra sönen ateşle korkutuyorsun. Ama kötüleri bekleyen sonsuz acıları ve muhakemenin ateşini bilmiyor musun? O halde geç kalma. İstediğin gibi karar ver.
İşte Policarp’ın verdiği cevaplardan birkaç tanesi.
Yüzü güzellikten parlıyordu ve kuvvet mutluluk doluydu. Soruşturma onu ne sıkmış ne de üzmüştü. Tersine Konsül Vekili çok sinirliydi. Sözcüsünü stadyumun ortasına yollayıp üç kere şunu bildirdi: -Policarp Hristiyan olduğunu söyledi!
Ölüme mahkum edilir
Kahramanca söylediği bu sözlerden sonra paganlar ve İzmir’e yerleşmiş Museviler kızgınlıkla bağırmaya başladılar:
-İşte Asya’nın öğreticisi, Hristiyanların babası, tanrılarımızı yıkan o’dur!
Bir taraftan kuvvetle bağırırlarken öte yandan Asiyark(1)Filippus’tan Policarp üzerine bir aslan yollamasını istiyorlardı. Filippus bunu yapmaya yetkisi olmadığını söyledi. Çünkü hayvanlarla dövüşler sona ermişti. O zaman hep beraber karar verip şöyle bağırdılar:
-Policarp canlı olarak yakılsın!
Odunlar hazırlanıyor
O zaman her şey çok çabuk, gerektiğinden kısa bir sürede oldu. Anında millet tahtalar ve odunlar toplamaya ve üst üste yığmaya başladı. Museviler, adetleri olduğu gibi hevesle çalışıyorlardı.
Odunlar hazır olunca Policarp kendi soyundu, kemerini ve ayakkabılarını da çözmeye çalıştı. Genelde bunu kendi yapmazdı, çünkü etrafındaki imanlılar bu hizmeti ona yapmaya can atıyorlardı: adeta vücuduna dokunabilmek için yarışıyorlardı. Gerçekten de şehit olmadan önce bile ona büyük bir saygı duyuyorlardı, çünkü yaşamı ile büyük bir aziz olduğunu gösteriyordu.
Onu yakmak için gerekenleri derhal hazırladılar. Onu çivilemek üzerelerken Policarp şöyle dedi:
-“Beni böyle bırakın! Bana alevlere dayanma gücünü veren çivisiz de kımıldamadan durmam için bana güç verecektir.”
O zaman onu çivilemediler, sadece bağladılar. Elleri sırtında zincirli, kurban edilmek üzere sürüden alınmış kaliteli, Allah için hazırlanmış güzel bir kurbanlığa benziyordu!
Şükran Duası
Policarp gözlerini göğe kaldırarak şöyle dedi:
“Rabbim, her şeye kadir Allah’ım,
Çok sevgili ve kutsal Oğlun Mesih İsa
Bize senin adını öğretti.
Melekelerin ve her gücün Allah’ı
bütün yaratıkların ve senin indinde yaşayan
bütün dürüst insanların Babası, sana şükrediyorum,
çünkü beni bu günü ve bu saati yaşamaya layık gördün,
Mesih’in kupasına ortak olmama beni layık gördün;
öyle ki ruhum ve vücudum ebedi bir hayata dirilecek
ve Kutsal Ruh gibi ebediyen yaşayacaktır.
Allah’ım bu gün beni değerli ve hoş bir sunak olarak yanında kabul et!
Sen bunu eskiden beri hazırlamıştın,
Bana bildirmiştin ve de şimdi gerçekleştirdin,
Ey gerçeklerin Allah’ı!
Bunun için ve diğer bütün lütuflar için
sana şan, şeref ve övgüler olsun,
Ebedi büyük kahin olan sevgili oğlun Mesih İsa sayesinde
sana şan, şeref ve övgüler olsun!
Mesih sayesinde, Mesih’le birlikte ve Kutsal Ruh’un
sağladığı birlik sayesinde şimdi ve ebediyen sana övgüler olsun!Amin.
Alevlerin Arasında
Policarp amin deyip duasını bitirdikten sonra ateşini yaktılar. O zaman parlak bir alev yükseldi. Ve gördüklerimizi başkalarına anlatabilmemiz için orada bulunma şansına layık olan bizler bir şaheser gördük: alev, rüzgardan şişmiş bir yelkenli gibi idi. Ve bizler güllük kokusuna benzer en güzel kokulara bedel bir koku duyduk.
Sonunda paganlar Policarp’ın vücudunun ateşten etkilenmediğini görünce onu hançerlemek için birini yolladılar. Onu hançerlediklerinde o kadar çok kan aktı ki ateş söndü. Kalabalık, imansızlar ile seçilmişler arasındaki büyük farkı görmekten şaşkındılar.
Ama kötü, kıskanç, doğru olanların düşmanı, Policarp’ın şehit olmasındaki büyüklüğü ve çocukluğundan beri kusursuz olan hayatını duydukça ve onun böyle bir zaferle öldüğünü görünce zavallı cesedini almamıza izin verilmedi, hepimiz onun değerli vücuduna sahip olmak istiyorduk. O kötü Herodes’in babası ve Alces’in kardeşi Nicetus’a vucudunu bize vermemeleri için aracılık yapmasını istedi. Ve şöyle diyordu:
-Kokmamalıyız, belki de haça gerilmişten vazgeçip Policarp’a tapmaya başlarlar!
Bunu Policarp’ın vucudunu almak istediğimizde incelemeler yapan Musevilere söylediler. Onlar, dünyada insanların kurtuluşu için acılar çeken Mesih’ten başkasına tapmayacağımızı bilmiyorlardı. Biz Mesih’i ne terk edebiliriz ne de başkasına değiştirebiliriz. Çünkü biz O’na Allah’ın Oğlu olduğu için tapıyoruz. Ama din için şehit olanları, Havarileri ve Rabbi taklit edenleri çok severiz. Ve bu doğrudur, çünkü onlar Rabbi ve Kralımızı mukayese edilmez bir şekilde sevdiklerini gösterdiler. Biz de keşke onların arkadaşları ve öğrencileri olabilsek!
Yüzbaşı, Museviler tarafından çıkarılan kavgayı görünce cesedi herkesin görebilmesi için sergiledi ve sonra adetleri gereğince onu yaktılar. İşte bizde kıymetli taşlardan ve paha biçilmez altından daha değerli olan kemiklerini böylece toplayabildik ve doğru dürüst bir yere koyabildik.
İşte orada. Allah’ın yardımı ile mümkün olduğu zamanlar sevinçle ve mutlulukla, Policarp’ın ölüm yıldönümlerinde toplanıyoruz. Ve diğer din şehitlerini de hatırlıyoruz. Ve böylece kendimizi de ileride olabilecek zorluklara hazırlıyoruz.
Bir örnek ve bir hatıra
Bu mutlu Policarp’ın öyküsüdür. Filadelfiya’dakilerle beraber izmirde şehit olan onikinci kişidir. Fakat Policarp diğerlerinden daha çok hatırlanmaktadır, o kadar ki paganlar bile halen ondan bahsetmektedirler.
Policarp sadece iyi bir hoca değil aynı zamanda İncil’e uygun olarak şehit olan örnek bir kişidir. Ve herkes onun acı çekmesini örnek almak istemektedir. Sabrı ile adaletsiz hakim önünde zafer kazandı ve ölümsüzlük tacına layık oldu. Policarp şimdi Havarilerle ve bütün doğru olanlarla birlikte mutlulukla Evrensel Kilisenin Çobanı, ruhlarımızın rehberi ve Kurtarıcımız Rabbimiz Mesih İsa’yı ve her şeye kadir Allah’ı övmektedir.
Selamlar
Olanları size en ufak ayrıntıları ile anlatmamızı istemiştiniz. Şimdilik size kardeşimiz Markion vasıtasıyla bir anlatım yolluyoruz. Bu mektubu alınca daha uzaktaki kardeşlerimize de yollayın. Öyle ki onlarda Rabbe yolladığı hizmetkarı için şükretsinler. Hepimizi ebedi Krallığa dahil edebilecek ve bize lütfünü verecek olana, tek Oğlu Mesih İsa sayesinde asırlar boyunca Şan, şeref ve övgüler olsun.
Bütün azizleri selamlayınız. Bizimle beraber onlarda sizi selamlıyor. Bu mektubu yazan Evarist ve ailesi de sizi selamlıyorlar.(2)
(1):Asiyark bölgenin idarecisi idi. Yörenin en yüksek dini temsilcisi sayılırdı ve oyunları o idare ederdi.
(2):Evarist Markion’un dediklerini yazan kişi.
86 yaşında şehit edilen Policarp daha sonra Lyon Episkoposu olan ve Gnostiklerin yanlış inançlarına karşı mektuplar yazarak inancı savunan İzmirli Episkoposu İrenaeus’unda hocasıdır.
Policarp’ın çevre illerdeki topluluklara da Mektuplar yazdıklarını biliyoruz, bunlardan biri Filipililer’e yazılan mektuptur, mektupları Pavlus’un mektuplarına benzemektedir. Policarp’ın yazdığı mektuplarda Yeni Anlaşma’dan alıntılar olduğunu görüyoruz. Bu da bize o dönemde Yeni Antlaşma yazılarının varolduğunu ve yaygın bir şekilde kullanıldığını göstermektedir.
Ayrıca Policarp’ada Kilise Babalarından Mektuplar gelmiştir. Bunlardan birtaneside Petrus’un öğrencileri arasında olan. Antakyalı İgnatius’tan almıştır Mektup yazdığı dönemde İgnatius Antakya Episkoposu idi ve Mektubunda Policarp’ı övüyor, imanda sıkı sarılmasını ve çevresindekileride böyle güçlü durmaya teşvik edip kendisininde ruhsal açıdan zayıf olan kiliselere mektuplar yazmasını tavsiye ediyor. Bu mektup şöyledir.
IGNATUS’TAN POLYCARP’E MEKTUP
Theophorus’ta denen Polycarp’e, Smyrna(İzmir) Kilisesi’nin piskoposu olarak çağrılan ve daha doğrusu denetleyecek olan ama aslında Baba Tanrı ve İsa Mesih tarafından denetlenen Kardeşime
ÖVGÜ VE TEŞVİK
Tanrı senin aklının taşınamayacak bir kaya kadar sabit olduğunu biliyor, Tanrı’dan her zaman zevk alacağım senin kutsal yüzünü görmeye layık olduğum düşünüldüğü için. Çok teşekkür ederim.
Tanrı’nın inceliğiyle giydirilmiş olan sana yalvarırım, ileriye yönelik hızla ilerle, tamamen onlarında kurtarılabileceğine teşvik et. Konumunu hem bedenen hem de ruhen sürdür. Hiçbir şey birliği korumaya çalışmandan daha iyi değildir. İsa Mesih’in seninle yaptığı gibi bütün insanlara sabır göster. Şuan yaptığın gibi herkesi sevginle destekle. Şimdi sahip olduğundan daha çok anlayış iste, durmadan dua et. Uyanık ol ve ruhunu her zaman uyanık tut. Tanrı’nın sana sağlayacağı gibi herkesle konuş. Kutsal Kitap der ki İsa Mesih bizim zayıflıklarımızı aldı ve acılarımızı çekti. Tüm zayıflıklara sabret. Nerede emek büyük olursa, kazanç orada daha bol olur.
TEŞVİKLER
Eğer iyi olanı seversen, hiçbir teşekkürü hakketmezsin. Ama biraz daha uyumsuz ve dikbaşlı olanları uysallıkla bastırmak için daha fazla çaba göster. Yaranın her türü aynı ilaçla iyileştirilmez, Eğer ki ilerleyen hastalık ağrılı ise, yumuşak çarelerle azalt. Her şeyde bir yılan kadar akıllı ama bir güvercin kadar da zeki ol. Bu nedenle sen beden ve ruhtan oluşturuldun, öyle ki sen bu şeyleri önce kendi yüzünde değiştirebilirsin. Ve görünmeyenler için dua et ki Tanrı onları sana göstersin, böylece hiçbir şeyden eksik olmazsın ama her armağan sende bolca bulunabilsin. Tıpkı rüzgarın pilotu yönettiği gibi ve Tanrı’ya erişmesini isteyince ona rehberlik edecek fırtınayla bir sığınağa atılman gibi zaman seni yönetir. Daha önceden tamamen ikna edildiğin düşünülen ölümsüz ve ebedi yaşam için önerilen taç için Tanrı’ nın savaşçısı olarak ciddi ol. Ben ve sevdiğin kardeşlerim sana herşeyde hayat güvencesi garanti ediyoruz.
Kendi inancı değerli görünenlerin seni rahatsız etmelerine izin verme ama onlara inancımızı öğret. Sıkı ve güçlü dur dövülen bir örsün yaptığı gibi. Mesih yaralanan cesur bir savaşçının parçasıdır, lakin fethetti. Fakat özellikle Tanrı adına her şeye dayanmalıyız ki O’ da bize tahammül etsin. Her gün bir önceki günden daha dikkatli ve özenli çalış. Rab’bin her zaman, ebediyen, görünmeden ve yukarıda bizi gözetlediğini düşün, bizim hatırımız için görünür oldu ve O kolay kavranamaz, dokunulamaz, fakat bizim için acı çekti ve bizim kurtuluşumuz için her tür zorluğa dayandı.
Dul kadınları ihmal etme. Onların koruyucusu ve arkadaşı önce Tanrı, sonra sensin. Tıpkı senin yaptığın gibi, senin bilgin ve rızan olmadan hiçbir şeyin yapılmasına izin verme , Tanrı’nın gerçekten yapılmasını onaylamadığı hiçbir şeyi yapma! Sadık ol. Topluluğun sık sık biraraya gelmesini sağla ve bununla birlikte herkesi ismen sor. Ne erkek ne de kadın köleleri hor gör, kibirle gururlanmalarına izin verme, lakin daha çok Tanrı sevgisine yakın olmalarını sağla ki Tanrı’dan daha iyi bir özgürlük elde edebilsinler. Uzun süre özgür kalmalarına da izin verme ki kendi isteklerinin köleleri olmasınlar.
KOCALAR VE KARILARIN GÖREVLERİ
Şeytanın kötülüklerinden uzak dur ve halka o kötülükler hakkında dikkat etmeleri için konuş. Kız kardeşlerimle konuş ki Tanrı’yı sevsinler ve kocalarını hem bedenen hem de ruhen memnun etsinler. Ayrıca Tanrı İsa Mesih adıyla erkek kardeşlerimi teşvik et ki karılarını sevsinler. Eğer bir adam İsa Mesih’in şerefi adına hiçbir kadınla evlenmeden, cinsel ilişkiye girmeden kalabilirse, onun böbürlenmeden kalmasını sağla; ama eğer ondan böbürlenirse, o iyi yapmamıştır. Eğer biri gözetmenden daha önde olmak için çabalıyorsa, o yıkılmıştır. Gözetmenin rızası ile bir araya gelen kadın ve erkekler evlenmek için uygundur, öyle ki onların evlilikleri dindarlıktandır, şehvetten değil. Tanrı’nın yüceliği için yapılan her şeye izin ver.
HRİSTİYAN TOPLULUKLARIN GÖREVLERİ
Tanrı’nın sana dikkatini verdiği gibi sende Piskoposa ver dikkatini. Benim ruhum presbiteryen papazlara ve diyakonlara itaat edenlerledir. Başka birininde sana yardımcı olması için çalış, toplulukla birlikte çabala, birlikte koş, birlikte acı çek, birlikte uyu, ve birlikte uyan; Tanrı’nın yardımcıları ve hizmetkarları gibi. Onun için mücadele et ki seni ödüllendirsin. Kimsenin kaçmasına izin verme. Senin vaftiz etmek için kaldıran kollara miğferin gibi inancına, zıpkın gibi yardımseverliğine, bütün bir zırh gibi sabrına izin ver. Rab için yaptığın işleri senin vazifenmiş gibi yap ki daha değerli bir ödül kazanasın. Uysallıkla daha da sabırlı ol ki Tanrı daha çok sana yakın olsun. Sonsuza kadar senin sevincine sahip olabilir miyim?
POLYCARP’İN ANTIOCH’A BİR ARACI GÖNDERMESİ İÇİN RİCA
Suriye’de Antioch Kilisenin sizin dualarınızla barış içinde olduğunu öğrendiğimden beri, Tanrı’nın emaneti için daha rahat ve kaygısızım, aslında Tanrı’ya acı çekerek daha çok yaklaşabilirim ve belki sizin dualarınız sayesinde İsa mesih’in bir öğrencisi olabilirim. Değerli Polycarp seçkin bir konsey çağırmaya ve özellikle senin sevdiğin çalışma sabrı olan insanları çağırmak için çok uygun olacaktır, bundan dolayı O Suriye’e giderek senin sürekli sevgini yüceltecek, Mesih İsa’yı övecek bir aracı olabilir. Bir Hristiyanın kendi üzerinde gücü yoktur ama her zaman Tanrı’ya hizmet etmek için hazır olmalıdır. Tanrı’ ya olan görevini tamamladığın zaman bu iş hem Tanrı hem de senin için olacaktır. İsa Mesih’te sana uygun her iyi işte hazır olacağına Tanrı’nın gücüyle güveniyorum. Senin doğruluk için gerçek sevgin olduğunu bildiğim için bu kısa mektuplarla seni teşvik ediyorum.
ANTIOCH’A GÖNDERİLDİĞİ GİBİ DİĞER KİLİSELERE DE GÖNDERİLMESİNİ SAĞLA
Ama ben bütün kiliselere yazamıyorum, çünkü aniden Troas’tan Neapolis’e gitmeliyim. Bu yüzden sen yakınındaki kiliselere yazmalısın, ve onlarda Tanrı adına bunu yapabilirler. Yaya haberci göndermelerine izin ver, ve uzakta olanlara da mektup gönder. Bu sayede sen, senin layık olduğun ebedi çalışmayla övülesin. Özellikle Epitropus’un hanımını, tüm evini ve çocuklarını selamlarım. Sevgilim Attalus’u selamlarım. Suriye’ye senin vasıtanla yolladığım için değerli olduğunu düşünecek olanları selamlarım. Onu sonsuza dek kutsayın. Tanrı’nın birlik ve korumasında bizi devam ettirecek olan Tanrımız İsa Mesih’ten mutluluk dilerim. Sevgili Alce’i selamlarım. Amin. Elveda İsa Mesih’in adıyla .
Kaynakça
En Samimi Dostlarımız (Bazı Azizlerin Hayatı) İstanbul-1988 Çeviren Özcan Şanlı
İlk Dönem Azizleri
Nerede Yaşadaığını Biliyorum (7 Kiliseye Mektup) Hanspeter Tifenbach
Erken Kilise Tarihi Ders Notları Kent HINKSON