Çarmıh’a karşı itirazda söylenen en garip söz, belki de bizzat bu iftiracılar tarafından yazılıp Yuhanna’ya ait olduğu söylenen düzme İncil’deki şu saçmalıktır: “Bu, önünde gördüğün ışık saçan çarmıh, yeryüzüne döndüğün zaman göreceğin ağaç çarmıh değildir. Duyup da görmediğin ben, bu çarmıhtaki (şahıs) değildim. Çünkü, o sırada halk arasındaki, ben değildim.”
Kuşkusuz, İslâm çarmıha duyduğu bu sevgisizliği, o zamanlar Arap Yarımadası’nda yaygın olarak bulunan bu sapık inançlılardan miras almıştır. Üzücü olan ise İslâm bilginlerinin anlaşmazlığa düşmeleri ve “Mesih’in benzerinin O’nun yerine konulması” düşünceleridir. Farklı bir çok rivayet görmekteyiz.
1. Yahudiler İsa’yı öldürmeyi iyice kafalarına koyunca Allah O’nu göğe yükseltti. Yahudi liderleri, halkın ayaklanmasından korktukları için birini öldürüp çarmıha gerdiler. Onu insanlara İsa diye gösterdiler.
2. Allah, bir başkasını İsa’ya benzetti. Bu kişi İsa’nın yerine öldü. Bu rivayetin de değişik varyantları vardır:
A Yahudi Nitavus, tutuklamak amacıyla İsa’nın evine girdi; ama O’nu bulamadı. Bunun üzerine Allah onu İsa’ya benzetti. Çıkınca onu İsa sanıp götürdüler ve çarmıha gerdiler.
B Yahudiler İsa’yı tutuklamak için evine gittiler ve tutuklayınca da başına bir gözcü diktiler. Ancak İsa, inanılmaz bir biçimde göğe kaldırıldı. Gözcü ise Allah tarafından İsa’ya benzetildi. Bu adamı İsa sanıp astılar. O, “Ben İsa değilim!” diye haykırıyordu.
C İsa’nın arkadaşlarından birine, cennete gireceği vaat edildi. O da, İsa’nın yerine ölmeye razı oldu. Allah tarafından İsa’ya benzetildi ve çarmıha gerildi. İsa ise göğe kaldırıldı.
D İsa’nın izleyicilerinden biri, (Yahuda’yı kastediyor) ihanet edip O’nu ele vermek için Yahudilerle birlikte geldi. İsa’yı almak için geldiklerinde Allah onu İsa’ya benzetti. İşte bu adam öldürülüp çarmıha gerildi.
Ebu Cafer elTaberî, “Camiu’lBeyan” adlı tefsirinde, bu konudaki rivayetleri şöyle sıralıyor:
Birinci Rivayet: Bazıları şöyle dediler: Yahudiler, İsa ve arkadaşlarını kuşattıklarında arkadaşları İsa’nın çevresini sardılar. O an hepsi İsa’nın biçimine dönüştürüldüklerinden, kimse İsa’nın kim olduğunu kestiremiyordu. İsa’yı öldürmek isteyenler şaşkına döndüler. Evde bulunan bazılarının yanında bulunan birini İsa sanıp öldürdüler.
İkinci Rivayet: İbnu Hamiyye’den rivayet edilmektedir. Ona Yakub elKummî, ona da Vehb b. Munebbih bildirdi: İsa ve on yedi havarisi bir eve girdiklerinde kuşatıldılar. Yahudiler içeri girince Allah onların tümünü İsa’ya benzetti. O zaman Yahudiler, “Bizi büyülediniz! Ya İsa ortaya çıkar, ya da hepinizi öldürürüz” dediler. Bunun üzerine İsa arkadaşlarına, “Kim bugün canını cennet karşılığı satar?” dedi. Onlardan biri “Ben!” karşılığını verdi. “Ben İsa’yım” diyen bu adamı götürüp çarmıha gerdiler. İsa’yı öldürdüklerini sanıyorlardı. Oysa Allah İsa’yı o gün göğe çıkardı.
Üçüncü Rivayet: Muhammet b. elHüseyn’den rivayet olunmuştur. Ona Ahmed b. elMufassil, ona Esbât, ona da Suddî bildirdi: İsrail oğulları İsa ve yanında bulunan on dokuz havarisini evde kuşattıklarında içlerinden biri İsa’nın şekline girdi. İsa ise göğe çıkarıldı. Havariler dışarı çıktıkları zaman Yahudiler onların on dokuz kişi olduklarını gördüler. Havariler onlara, İsa’nın göğe çıkarıldığını bildirdiler. Bunun üzerine topluluğu saymaya başladılar. Her seferinde bir kişi eksik çıkıyordu. İçlerinde İsa biçiminde birisini görünce şüpheye düştüler. İsa sandıkları için onu çarmıha gerdiler.
Dördüncü Rivayet: İbnu Humeyd’den rivayet olunmuştur. Ona Seleme, ona da İshak bildirdi: Öldürmesi için İsa’ya adam yollayan İsrail oğullarının Kralı Davud adında birisiydi. Yahudiler O’nu öldürmek için anlaşınca kimse bundan İsa kadar korkmadı. Şöyle dediğini anlatırlar: “Ey Allah’ım! Şu kâseyi kullarının herhangi birinden çekmen mümkünse, benden çek.” Hatta derisi bu sıkıntıdan ötürü sanki kan salgılarmış. Arkadaşları ile birlikte Yahudilerin kendisini öldürmeyi kararlaştırdıkları yere gelince arkadaşlarından birisini kendisine benzetti. Yahudiler de tutup onu çarmıha gerdiler.
Beşinci Rivayet: Seleme’den rivayet olunmuştur. Ona Müslüman olmuş bir Mesih İnanlısı söylemiş: İsa, kendisine Tanrı’nın “Seni yanıma yükselteceğim” ayeti ulaştığında, “Ey Havariler!” dedi. “Bana benzetilip yerime öldürülmek koşuluyla kim cennette yoldaşım olmak ister?” Georgius, “Ben, ey Tanrı’nın Ruhu!” dedi. İsa ona, “Oturduğun yerde kal.” cevabını verdi. Arkasından İsa göğe kaldırıldı. (Yahudiler) içeri girdiklerinde İsa yerine onu alıp götürdüler ve çarmıha gerdiler. (Camiu’lBeyan 6:1214)
Tefsîru’sSunusî’nin birinci cildinde Malik’ten gelen şöyle bir rivayet vardır: Mesih’in gerçekten ölmüş olması da olasıdır. O, ahir zamanda yaşayacak ve Deccal’i öldürecektir.
İbnu Kesîr’in tefsirinde ise İdris’ten gelen şu rivayeti okuyoruz: Mesih üç gün süreyle öldü, sonra Allah O’nu diriltip kaldırdı.
Ihvanu’sSafâ’ya göre ise durum şöyle: Mesih öldü ve çarmıha gerildi. Daha sonra da dirilip kendininkilere göründü. (Rasailu Ihvan alSafâ C:4, S:30) Çarmıha gerilen kişinin adında da anlaşmazlığa düştüler; kimisi Titavos, kimisi Georgius, kimisi de havarilerden biri diyor.
Pek azı dışında Kuran tefsircileri, bildirdikleri rivayetlerde bu saydıklarımızdan daha başarılı olamadılar. Celaluddin Suyutî, “Celâlân” isimli tefsirinde Kuran’ın “…ama onlara öyle geldi.” ayetini şöyle açıklıyor: İsa’ya benzetilmiş olan maktul, O’nun arkadaşlarından biridir. Allah onu İsa’ya benzetti. Onlar da onu İsa sandılar ve öldürüp çarmıha gerdiler. O’nun hakkında anlaşmazlığa düşenler, O’nu öldürdüklerinde şüphe etmektedirler. (Bk. Nisa 157) Yani, İsa hakkında anlaşmazlığa düşenler, O’nu öldürdüklerinde şüphe etmektedirler. Çünkü, bazıları ölüyü görünce, “Yüz, İsa’nın yüzü ama beden O’nunki değil”; bazıları da, “O, o” dediler. (Celâlân 5:139)
Bu konuda Beydâvi şöyle diyor: “Rivayet edildiğine göre Yahudilerden bir topluluk İsa ve annesine küfredince maymunlara, domuzlara dönüştüler. Bunun üzerine Yahudiler İsa’yı öldürmeye karar verdiler. Allah İsa’ya kendisini göğe kaldıracağını bildirdi. O zaman İsa arkadaşlarına, ‘Kim bana benzetilip çarmıha gerilmeye, sonunda da cennete girmeye razı olur?’ dedi. İçlerinden biri kalktı ve Allah tarafından İsa’ya benzetildi. İşte çarmıha gerilip öldürülen budur.”
Zemahşeri’ye göre ise; Yahudiler onun İsa olduğunu sandılar. Ya da onlara öyle sandırıldı. İsa diri değil, ölüdür. Hayır, hayır, diridir; çünkü Allah O’nu kendi katına yükseltti.
Kuşkusuz rivayetlerdeki bu farklılık, İsa’nın bedeninin yeryüzündeki son durumu ile ilgili Kuran’da açık bir ifadenin bulunmayışından kaynaklanmaktadır. Bu farklılık, görüşlerde öylesine bir kapalılık ve çelişki doğurdu ki, İmam Fahruddin alRâzi bu “benzetme” masalını tamamen çürütmekten başka çare bulamadı. Râzi, “Ey Meryem oğlu İsa seni vefat ettirip yanıma yükseltecek olan benim.” (Âli İmran 55) ayetini tefsir ederken, tarafsız bir şekilde “benzetme” sorununu işliyor:
Bu ayette kapalı yerler bulunmaktadır. Kuran’ın ifadesine göre Allah İsa’yı yanına yükselttiğinde bir başkasını O’na benzetti: “O’nu ne öldürdüler, ne de çarmıha gerdiler; ama onlara öyle geldi.” (Nisa 157) Bu konuda hadisler de mevcuttur. Ancak rivayetler farklı farklıdır. Kimi kez Allah’ın İsa’nın yerini gösterenleri O’na benzettiği rivayet edilirken, kimi kez de İsa’nın yakın arkadaşlarından birinin O’na benzetilmeyi arzu edip O’nun yerine öldürüldüğü öne sürülmektedir. Sözün özü, bu bir başkasının İsa’ya benzetilmesi konusunda bir takım kapalı noktalar vardır. Şöyle ki:
A Bir insanın bir başkasına benzetilebileceğini mümkün görmek ancak saçmalığı gerektirir. (Bu mantıkla) çocuğumu ikinci görüşümde, “bu benim çocuğum değil, ona benzetilmiş birisidir” diyebilirim ki, böyle bir anlayışın neticesi, artık görülen hiçbir şeye güvenilemez. Gene Hz. Muhammet’i gören kişilerin de, “biz Muhammet’i tanımıyoruz” demeleri gerekir. Çünkü bir başkasının O’na benzetilmesi ihtimali vardır. Bu ise sonunda şeriatlerin geçersizliği neticesini doğurur. Hadis ilminde en güvenilir haber türü olarak kabul edilen mütevatir haberler de ilk haber verenin görmüş olduğu şeyi bildirmesi esasına dayanmaktadır. Görülen nesnelerde yanılgı ihtimali varsa, mütevatir haber haydi haydi geçersiz olur. Kısacası, bu işin başı safsata, sonu da tüm peygamberliklerin geçersiz kılınmasıdır.
B Allah Cebrail’e, devamlı O’nunla olmasını emretmişti. Kuran tefsircileri, “…hani seni Kutsal Ruh’la desteklemiştim” ayetini bu anlamda tefsir ediyorlar. Sonra, Cebrail’in kanatlarından her biri yeryüzündeki bütün insanları dahi kovacak güçte ise, neden bu Yahudilere engel olmadı, ölüleri diriltip cüzamlıları temizlemeye gücü yeten Mesih, neden kendisine ilişmemeleri için onları öldürmedi ya da felç etmedi?
C Allah, O’nu yanına kaldırarak düşmanlarının elinden kurtarabiliyordu da neden bir başkasını O’na benzetti? Bunun anlamı nedir?
D Mesih İmanlıları, yeryüzünün her tarafındaki çokluklarına, Mesih’e karşı aşırı sevgilerine rağmen O’nu ölü ve çarmıha gerilmiş olarak gördüklerini bildiriyorlar. Bunu inkâr etsek, mütevatiri tanımamış oluruz ki, bu da Muhammet’in, İsa’nın peygamberliklerini, hatta diğer peygamberlerin varlıklarını da yadsımamız anlamına gelir. Tüm bunlar boş şeylerdir.
E “Bir başkası O’na benzetildi ve çarmıha gerildi.” Halbuki insanlar, çarmıha gerilenin İsa olduğuna inandılar. Bu, gerçekte onların kafasını karıştırıp sapıtmaktan başka bir şey olmayıp Tanrı’nın hikmetine yakışmaz.
F Mütevatir haberle öğrenildiğine göre, çarmıha gerilen kişi uzun süre diri kalmıştır. Eğer o İsa olmasaydı, kesinlikle buna dayanamaz, “Ben İsa değilim, başkasıyım” der ve sözünün doğruluğunu kanıtlamak için elinden geleni yapardı. Böyle bir şey olmuş olsa herkes bilirdi. Olmadığına göre mesele anlattığımız gibi değildir. (EtTefsîru’lKebîr 7:7071)
Ancak, Kuran her ne kadar Mesih’in çarmıha gerildiğini reddediyorsa da, göğe yükselmeden önce öldüğünü yadsımıyor. Mesih’in sonunu, Kuran ayetleri ışığında incelediğimizde, O’nun öldüğünü bildiren üç ifade ile karşılaşırız. Bunların biri, ölümü “VEFAT, TUVUFFIYA” fiili, diğer ikisi de öldürmek anlamına gelen “KATELE” fiili ile vurguluyor.
1. “Doğduğum gün de, öleceğim gün de, diri olarak kaldırılacağım gün de esenlik üzerimdedir.” (Meryem 33) Bu ifade de, Mesih’in beden alıp ölmesine ve sonunda dirileceğine ilişkin açık bir itiraf vardır. Mucizeye dayanan peygamberlik biçimindeki bu durum, ruh ve anlatım bakımından İncil’e uymaktadır.
2. “Ey İsa, seni öldürecek olan benim. Seni kendime yükseltip kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz çıkaracak ve seni izleyenleri kıyamet gününe kadar küfredenlerin üstünde tutacak olan da benim…” (Âli İmran 55)
3. “Allah, ‘Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara Allah’ı bırakıp da, beni ve anamı iki tanrı edininiz diyen sen misin?’ dediği zaman O, şöyle dedi: ‘Seni kutsarım… Onlara senin emrettiğinden başkasını söylemedim, (hem benim, hem de sizin) Rabbimiz olan Allah’a kulluk edin.’ dedim. Beni öldürünce onların gözetleyicisi yalnız sen oldun.” (Maide 116,117)
4. “Musa’ya o Kitap’ı verdik, ondan sonra da birbiri ardınca peygamberlikler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da açık mucizeler verdik. O’nu Kutsal Ruh ile destekledik. Size ne zaman bir peygamber hoşlanmadığınız bir şey getirse kibirlenecek, kimini yalanlayıp, kimini öldürecek misiniz?” (Bakara 87)
Buradaki “öldürecek misiniz” sözünde hiçbir kapalılık yoktur. Başka bir anlama da çekilemez. Madem Kuran, Mesih’in nasıl öldürüldüğünü anlatmıyor. O halde, İncil bu konuda başvurulabilecek tek kaynaktır.
5. “‘Doğrusu, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamak üzere Allah bize ahit verdi.’ diyenlere sen ey Muhammet, de ki: ‘Benden önce peygamberler size belgeler ve dediğiniz şeyi getirdi. Doğru sözlü iseniz niçin onları öldürdünüz?’” (Âli İmran 183)
Konuyu Kuran rivayetleri arasında araştırdığımız zaman kurban getiren tek elçinin İsa olduğunu görüyoruz: “Meryem oğlu İsa, ‘Ey Allah! Ey Rabbimiz! Üstümüze gökten bir sofra indir ki hem ilkimiz, hem sonumuz için bir bayram ve senden bir mucize olsun’ dedi.” (Maide 114)
Şimdi yeniden Nisa suresinin bu konuda ne dediğini görelim: “O’nu ne öldürdüler, ne de çarmıha gerdiler. Ama onlara öyle geldi.” Bu metodu, sözcüklere sımsıkı yapışanları şekilciliğin karanlığından, Kutsal Ruh’un özgürlük vadisine çıkarmak için, başkalarının duygularına daha akılcı yoldan yaklaşmak için uyguluyoruz. Yoksa doğruyu ortaya çıkarmak için İncil metninden başkasına ihtiyacımız olduğu için değil.
Bu çabamız, Yahudi liderlerinin Mesih’i öldürmekteki amaçlarını ortaya çıkarmamızı gerektirmektedir. Müjdeci Yuhanna, İncil’inde şöyle açıklar: “Bunun üzerine Başkâhinler ve Ferisiler, Yüksek Kurulu toplayıp dediler ki, ‘Ne yapacağız? Bu adam birçok mucizeler yapıyor. O’nu böyle kendi başına bırakırsak, herkes O’na iman edecek. Romalılar da gelip yerimizi ve ulusumuzu ortadan kaldıracaklar.’ İçlerinden biri, o yılın Başkâhini olan Kayafa, ‘Hiçbir şey bilmiyorsunuz’ dedi. ‘Bütün ulus yok olacağına, halk uğruna bir tek adamın ölmesi sizin için daha uygun. Bunu anlamıyor musunuz?’” (Yuhanna 11:4750)
Gerçekten de İsa’nın çarmıha gerilip ölmesinden, nihayet kabre konulmasından sonra sevinmişler, böylece İsa’dan da, O’nun öğretisinden de sonsuza kadar kurtulduklarını sanmışlar, O’nun feci ölümünün, izleyicilerini artık her türlü etkinlikten caydıracağını ummuşlardı. Ancak, Tanrı’nın iradesi, kibirli Yahudilerin arzularına ters bir şekilde gerçekleşti. Mesih’in çarmıh üzerindeki kurtulmalık ölümü çok geçmeden kendine binlerce kişiyi çekti. Böylece bir peygamberlik gerçekleşiyordu: “…yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim.” (Yuhanna 12:32)
Kendilerine vermiş olduğu yetki gereğince Mesih’in elçileri de olağanüstü şeyler yaptılar: “Tanrı, Pavlus’un eliyle olağanüstü mucizeler yaratıyordu. Şöyle ki, Pavlus’un bedenine değmiş olan mendiller ya da peştemaller hasta olanlara götürüldüğünde, hastalıkları yok oluyor, kötü ruhlar içlerinden çıkıyordu.” (Elçilerin İşleri 19:1112)
Bu nedenden ötürü, Kuran’ın aşağıdaki ifadesini onların aleyhine tanıklık olarak kabul edebiliriz: “O’nda anlaşmazlığa düşenler, hakkında şüphelenmektedirler. O’na ilişkin, zandan başka bilgileri yok. O’nu gerçekten öldürmediler.” Çünkü kabre gömülmesinden üç gün sonra dirildi. Kırk gün sonra öğrencilerine göründü. Kuran’ın, “…seni öldürüp yanıma kaldıracak olan benim.” ayetinde de açıklandığı üzere göğe çıkıp Yüceliğin sağına oturdu.